RÜZGARI ARKASINA ALMAK


Rüzgarı arkasına almak!

Eskiden daha çok özellikle de İnönü Stadındaki maçlarda kullanılırdı bu deyim. Maç sırasında rüzgarı arkasına alarak işleri kolaylamak, daha az çabayla daha hızlı koşmak, topu atmak, mümkünse bundan yararlanarak avantaj sağlamak. Zira siz rüzgarı arkanıza almışsanız rakibiniz de karşısına almış demektir. Sizin için avantaj olan şey onun için dezavantajdır. İlk yarı ne yaptınız yaptınız, ikinci yarı şartlar değişecek, siz karşı tarafa geçeceksiniz ve artık rüzgar karşıdan esecek.

Geçenlerde bir kitaptan öğrendim ki;  rüzgarı arkanıza almanız veya karşınıza almanız genetikmiş. Yaşam, maç olmadığından ikinci yarıda sahaları değişmek de yok. Bir nevi ne yazılmışsa aynen devam edecek. Siz de artık rüzgar ne tarafınızdan esiyorsa yaşamınızı ona göre dizayn edeceksiniz.

Aslında yaşam ipuçlarını veriyor. Bakın etrafınıza; ya rüzgarı arkasına alanlar vardır ya da karşısına . Kesinlikle  bu yaşam boyu devam eder. Arada maçın ikinci yarısı başlayacak dersiniz ama nafile; her seferinde hayal kırıklığı. Mesele yaşamı iyi okuyabilmek, boşuna umutlanmamak.

İlkokul ikinci sınıftayım. Kol seçimleri yapılıyor. Tam hatırlamıyorum ama galiba diğer kolların seçimi yapılmış, aday olanlar arasından oylamayla seçimler yapılmış. Sıra temizlik koluna geldiğinde, talipli olmadığından ve de o ana kadar hiçbir kola seçilmediğimden öğretmen beni aday gösterdi. Yapılan oylamada oy birliğiyle seçildim temizlik koluna. Akşam evde anlattım, diğer kollara seçilenler çoğunlukla seçilmişken ben oy birliğiyle seçilmiştim. Ömründe okul yüzü görmemiş olan babam da bundan sonra herkese anlatıyordu:

-Öğretmen bunu aday göstermiş, bütün eller havaya kalkmış.

Temizlik koluna seçilen, T.K. yazan kırmızı bir kolluk takıyordu. Buraya kadar her şey iyiydi de sonrası iyi değildi. Meğer temizlik koluna seçilen öğrenci sınıfın temizliğinden sorumluymuş. Sınıfın temizliğiyle ilgilenilecek, tahta her teneffüste silinecek ve öbür derse temiz bir şekilde hazır edilecek. Tebeşir bitmişse getirilecek, silgi miadını doldurmuşsa yenilenecek.

Bir göreve oy birliğiyle seçilmek gurur verici olsa da seçildiğimiz görev pek gurur verici değildi.

Yıllar sonra bu sefer de bir dernek kongresindeyiz. Mesleki bir dernek. Divan başkanlığına mesleğimizin en saygın isimlerinden biri seçildi, oy birliğiyle. Beni de divan katipliğine aday gösterdiler ve oy birliğiyle de seçtiler.

Ben o güne kadar hep duyardım da ne iş yapar bilmezdim, divan katipliğini. Eh mesleğimizin duayeni divan başkanı seçilmişti. Ben de oy birliğiyle divan katibi seçilmiş ve yanında yerimi almıştım. Bundan gurur verici ne olabilirdi ki. Mesleğimin başında divan katibi olabildiğime göre ileride divan başkanı olmanın yolu da açılmıştı.

Ne yapacağımı sordum, burada ne konuşuluyorsa yazacaksın, dediler. Hızlı daktilo yazabiliyorsun değil mi? Başladım yazmaya, fakat yetişmek ne mümkün. Bu kadar da uzun konuşulur mu yani.

Allahtan on parmak daktilo yazan Zafer Bey Üstadım imdadıma yetişti de rezil olmadan görevi tamamlayabildim.

Anladım ki, yaşam boyu rüzgar hep karşımdan esecek. Arada sahaları değiştirsek bile bu sefer rüzgar kesilecek yine de arkadan esmeyecek.

Hiç yorum yok: