İKTİSATTA OKUMAK


Aslında ben de anlamını bilmeden yazmıştım tercih formuna. Bilinmezliğin cazibesi mi, çok kişi alınacak olması nedeniyle şansımı artırma çabası mı, tercih formunda çok olması mı yazdım ve kazandım. İktisadın anlamını, bitirince ne olabileceğimi vs. gibi soruların cevabını da okula girdikten sonra öğrenmiştim.

Birinci dönemin sonunda memlekette kahvede oturuyorum. Memlekette bir arkadaşımın başına geldiği gibi yerel gazeteye manşet olamadıysam da en azından mahallede üniversiteyi kazandığım duyulmuştu. Çoğu arkadaşımın eğitim fakültesini kazandığından ötürü öğretmen olacağı teknik üniversiteyi kazanan arkadaşın da makine mühendisi olacağı öğrenilmişti. Aynı okulu kazandığım arkadaşımın ise iktisatla ilgili kaymakam, hakim dahil bir çok seçeneği olduğu için de kafalar karışıktı.

O kız olduğu için kahveye çıkamıyordu.Mahallelinin meraklı sorularına mecburen ben muhatap oluyordum.Fakat benim de kafam net olmadığı için ne olacağım sorusu muğlakta bırakmak işime geliyordu.

Derken kahvede çok da samimi olmadığım bir meraklı yanıma gelerek öncelikle tebriklerini sundu ve nerede okuduğumu sordu. Ben bir şehir söyledim. Ardından bölüm soruldu. Sertçe iktisat karşılığını verdim. Ardından iktisat ne demek sorusu geldi. Ben ekonomi dedim sertçe. Bunu bilmiyor musun iması. Meraklı şahsın artık o meşhur sorusuna cesareti kalmamıştı. Ben de paçayı kurtarmıştım.

Ondan sonraki yıllar bu merak asla giderilemedi. Ben de gideremedim. Çünkü mezunlar neredeyse her işi yapıyordu ve hocalar da çok fazla iş alanı var diyorlardı.

Fakülte bitip işe başlayana kadar da bu konu açıklığa kavuşturulamadı. Sevmeyenlerimiz “bir şey olamayacak, boşa okuyor “ dediler, sevenlerimiz ise “ mutlaka bir şey olur, boşuna okutur mu devlet” dediler. Sonunda iki yıl süründükten sonra bir işe girebildik de mahallelinin de benim de merakımız son buldu.

Hiç yorum yok: