HANIM HAMİLE DE!


Keşke insan da bütün programları yüklü olarak doğsa. Tabi ki belli programları yüklü doğuyor. İçgüdüsel olarak yaptıkları ve öğrenme-düşünme yetenekleri yüklenmiş olarak geliyor dünyaya. Fakat şimdilerdeki ucuz bilgisayarlarda olduğu gibi bazı programları demo yüklenmiş ya da belli sayıda kullanımlı. Devre dışı kalmış bir çok programı.

Ucuz insan eskiden küçük şeylere tenezzül edenlere denirdi. Şimdilerde ise doğarken yüklenmiş ancak  sonradan kullanım süresi dolduğundan yenisi de yüklenmediğinden belli programları devre dışı kalmış insanlara demek lazım ucuz insan diye.

Benim kastettiğim ise insana doğarken daha çok bilgi yüklenmiş olarak doğması. Ya da doğduktan kısa bir süre sonra bir şekilde yükleme yapılması ki hayata daha ileriden başlayabilmesi, daha çok gelişme kaydedebilmesi.

Hem madem insan çocuklarına yaşam boyu biriktirdiği mal varlığını bırakabiliyor. Bilgi birikimini neden bırakamasın ki? Baba okuduğu kitapları, tecrübelerini çocuklarına bir şekilde enjekte edebilsin. Ya da anneler bildikleri yemekleri falan. Çocuk da o bilgiler üzerinden devam etsin. Hatta diploma bile miras bırakılabilmeli bence. 

Bana bunları söyleten, her kitap okuyuşumda kendimin uzun uğraşlar sonucu farkedebildiğim şeylerin bir başka kişi tarafından keşfedilip bir kenara daha güzel ve derli-toplu olarak yazılmış olması. Ben onları düşünerek zaman kaybetmişim. O bilgilerle doğmuş olsaydım ya da beynime doğduktan sonra şırınga edilmiş olsaydı da ben zaman kaybetmeseydim. Bilinmeyeni öğrenmekle geçirseydim bu zamanı.

Doğan Cüceloğlu'nun İçimizdeki Çocuk kitabını okuduğumda da hissettim bunu. Oysa benim içimde doğduğumdan beri savaş halindeydi; iç çocukla iç ana-baba. Eşimin hamileliği sırasında ise zirve yapmış dışarıya taşmıştı kavgaları:

-Aaa, aralık ayında karpuz, hamile kadınların olmadık zamanlarda olmadık şeyleri canı çekermiş, alayım bari.

-O ilk zamanlarında olur hamileliğin. Ayva çekti canı, Serap'ların gönderdiği de yolda kayboldu. Başka çekmedi, çekse söylerdi.

-Söyledikten sonra ne anlamı var. Filmlerde de öyle oluyor. Söylemeden almak lazım.

-Saçmalama, bu kadar para verilir mi karpuza aralık ayında.

-Vereceksin ki bir anlamı olsun.

Manava dönen içimdeki çocuk:

-Şunu tartar mısın, buyrun parası.

Şaşkınlıkla bana bakmakta olan (ya da bana öyle gelen) manavdaki diğer müşterilere:

-Hanım hamile de!
(Yoksa vallahi vermezdim bu kadar parayı. Enayi, senin babandır)

Hiç yorum yok: