FACEBOOK'UN YILDIZI (röportaj)

Röportaj yapma fikri doğduğunda ilk aklıma gelenlerden biriydi. Arkadaşlara sorduğumda da oklar onu gösterdi. Haklı çıktık. Dün yayınladığım tanıtım yazısı sayesinde Erkan'ın Yeri ve benim profilim görmediği kadar ilgi gördü. Çünkü o bir yıldızdı, facebookun, internetin yıldızı.

Hikaye ile ilgili okuduğum bir yazıda, yazarın romana göre daha az kelimeyle söylemek istediğini söyleme güçlüğünden bahsediyordu. Okuyucu, bir oturuşta okuyordu hikayeyi ve yazar anlatmak istediğini anlatmak zorundaydı. Bir şiir zorluğu vardı hikayede.

Günümüz insanının okumaya daha az zamanı olduğundan, hikayeden daha az kelimelerle biraz da görselliğin yardımıyla anlatacağını anlatma zorunluluğu doğdu. Bunu da en iyi yapanlardan biridir Ümit. Daha az kelimeyle, okuyanı hayatın ta içine çekmek, yaşama dair söyleyeceklerini söylemek.

Röportaj, soruların gönderilip yayınlanması şeklinde gerçekleştirildiğinden Ümit'in gönderdiklerinin virgülüne dokunulmamıştır. Röportaj yapanla yapılanı bir arada gösteren fotoğraf çekilemediğinden, sorun aşağıdaki temsili fotoğrafla giderilmiştir. Fotoğraftaki Ümit  gerçek olup  diğer arkadaş beni temsilen oradadır. Lütfen alıcılarınızla oynamayın. Evet başlıyoruz....

Tamer Bey, Poyraz'ı sigortalı yaptı mı? Parmak arası terliği Poyraz'da amele pardon asistan yanığı izi yaptı mı ?

Ne gezer...Patron değil mi, hepsinin köküne kibrit suyu.:))) Aslına bakarsan Poyraz da hiç örnek bi amele değildi yani..Bi kere günde 8 kere mola verdi..Molaların birinde derin uykuya daldı..Patron görecek diye ödümüz koptu, nasıl uyandırdığımız bilemedik..Bu bağlamda değil sigortalı yapmak, Tamer neredeyse Poyraz a karşı kendini sigortalatacak hale geldi...:))) Parmak arası terliklerin amele yanığına yol açmaması için koruyucu kremle kaplanınca ne amele ne asistan yanığı yapmadı haliyle...))

Poyraz'ın Üniversiteye İzmir ve İstanbul dururken Ankara'ya gitmesi, annesinin sürekli nette vakit geçirmesinden mi? İhmalkar anneden kaçış mı? Sınav salonu kapısındaki fotoğrafları yayınlamak bir vicdan azabı göstergesi mi?

Poyraz aslında yurt dışında okumak istiyordu..Bu bakış açısına göre annesinden kaçmak ne kelime annesini görmek bile istemediği sonucu çıkar ki, ben adamı dilim dilim doğrar, üstüne hafif zeytinyağı gezdirir, limon dilimiyle de süslerim..İhmalkar anne diye bi şey yok..Bu tamamen rakiplerimin karalama kampanyasıdır..Sınav salonu kapısındaki fotoğraflar için bir itirafta bulunucam.Dublör kullandım..Ne yapayım facebook da çok işim birikmişti, ben de birini tuttum yerime...

Bir arkadaşımın arkadaşı benim için "bu hep böyle mi" diye sormuş. Ben de sana sorayım; sen hep böylemiydin? Yaş ilerledi ondan diline mi vurdu? Emekli oldun (onu da soracağım, çalıştın mı, emekli misin) boşluğa düştün ondan mı? Varol Bey köye neden kaçıyor sürekli, sen nette hayranlarına çok zaman ayırdığın için mi?

Ben hep böyleydim..Çünkü ben hiç başka biri olmadım...:)) Yaş ilerleme konusuna girmeyelim istersen, malum çok çıkmaz sokak var orada, çıkamayız bakarsın...Emekli oldum ama bi sor " kendinde inanıyor musun bir yerde 20 yıl çalıştığına ve atılmadan , kovulmadan edebinle emeklilik gördüğüne" diye..Varol bey, köye kaçmıyor,şehirden kaçıyor..Bense gönüllü kurban olarak yakın zamana kadar LGS maratonuna sporcu çalıştırmak üzere şehirde yaşıyordum..Sporcu derece aldı, koşu bitti, şimdi ben de artık köyde olucam..Varol bey netteki sürem yüzünden bugüne kadar hiç bir hak mahrumiyeti yaşamadığı için hiç bir mahkemeye başvurup "Şikayetçiyim hakim bey"..diyememiştir...

Seçimlerde evet çıkabileceğini yazdığın halde nedir bu mütevazilik? Ben demiştim dememek niye?

Aman efendim biz de siyasi yorumcuların, gözlemcilerin, bilimli ağızların yalancısıyız..Onlar öyle diyodu..Benim şahsi kanaatimse hükümetin, her türlü skandal sayılabilecek uygulama ve beyanatına rağmen hala meydanları doldurabiliyor olduğunu görmem üzere oluşmuştur..Ben demiştim mi? Yok haşaaa..Hatta demez olaydım yani..:))

O koca jipi çalıştıran komşuya karşı yeni bir eylem hazırlığı var mı?

O komşum, mahalleye daha yüksek, daha ağır, daha büyük, daha yeni ve beygir gücü daha fazla bir jip gelince niyeyse arabasını arkalara parkeder oldu..İnsan arabayı, evi filan statü göstergesi sayarsa biri gelir senin statünün üstüne kat çıkar işte böyle::)))Hatta lafı bile var..Deli deliyi görünce çomağını saklarmış..))Anlayacağın benim eylem planı yapmama gerek kalmadı..

Kendini bu alemde daha doğrusu dünyada nereye koyuyorsun? Ne yapmaya çalışıyorsun? Derdin ne?

Geçmiş, bugün ve gelecek arasında mevkii bi yerdeyim..Dünkü dostluklarım, bugünküler, akrabalarım ve yeni buluşacaklarımla mutlu ve mütevazi bir face hayatı planlıyorum..Kendi yağıyla kavrulan, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan( Duy da inanma!) , bugün varsa yiyen, yarın yoksa aç oturan bir kabullenmişlikle ama huzurlu ....Derdim ne , mi? Yok bi derdim, sadece bu arada kürek kemiklerim sızlıyo, cereyanda kaldım galiba..

Yazdığın her cümleye yaptığın her yoruma çok yanıt alıyorsun. Bu sende bir baskı yaratıyor mu? Sorumluluk duygusunu artıran bir şey mi bu? Yoksa dostlar arasındayım, sohbet ediyorumi tadını çıkarıyorum. Mesaj verme, dünyayı kurtarma kaygım yok mu?

: Gündelik her şeyden yazacak bir şeyler bulmakla ilgili olsa gerek.Öyle olunca herkes için geçerli konular gündeme gelmiş oluyor ve herkesin de söyleyeceği bi şeyi oluyor.Bir de mesai harcamak..Yani paylaşımı yayınlayıp dönüp arkanı gitmemek...20 yıllık devlet memurluğundan mıdır nedir, işi sonuna kadar götürmek içgüdüsü...Bir paylaşımıma biri yorum yaptığında ona hemen karşı yorumla yanıt veriyorum, o da hemen cevaben bir başka yorum yazmaya girişiyor..Bu paslaşma bir diğer arkadaşın ilgisini çekince bu defa, o da bir yorum yazıyor...ben bu kez de ona aynı biçimde hemen karşı yorumda bulunuyorum...Yani bir silsile , bir akış sağlıyorum sanırım farkında olmadan..Bi bakmışsın 30-40 yorum olmuş.."Dostlar arasındayım, sohbet ediyorum " tanımlaması çok doğru, aynen öyle hissediyorum..Mesaj verme kaygısı mı? Yok değil..Öğüt verme meraklısı insanlar gibi mesaj veren filmler de, şarkılar da pek sevilmez ya, ben de sevilmemekten korkuyorum doğrusu..:))

Sen kabul etmesen de bir yıldızsın. Yıldız olan kadınlara baktığımızda iyi bir yaşantıları olduğunu, bir çok kadının veya insanın sahip olamadıklarına sahipler. Sana da baktığımızda, kocan, oğlun, köpeğin, köy evin, müteahhit ve cip sahibi komşun var. Arada bunların bir tanesine bile sahip olmayanları düşündüğün oluyor mu? Oluyorsa ne diyorsun bu durumda?

Baba bu nasıl soru be yav? Kocası, oğlu, köpeği ve köy evi olan sanırsın dünyada sayılı kişi var...:))) müteahhit ve jip sahibi komşular da dikkat edersen "komşu", ben değilim .:)) Bunlara sahip olmayanları düşünmek ?...Hııım...Bi düşünelim..Evli değilse, evlenir kocası olur...Çocuğu yoksa doğurur, çocuğu olur..Kedi köpek en kolay iş..Köy evi için birazcık cesaret ve bankalara borç konusunda adamsendecilik yeterlidir yani..Matah bi şey değildur daaa:))

O köydeki kara köpekle olan fotoğrafı, benim gibi köpekten korkanlar gelmesin diye mi yayınlıyorsun? Ve de kapına gelen kurbağaları da kurbağa sevmeyenler için mi?

"Kara köpek" mi? Battal Gazi filminde sandım kendimi:::)) Kara köpeğimin adı Üzüm olup o kendisini maydanoz sanmaktadır..Zira her sofraya maydanoz olmaya bayılır, ben de o fotoğrafta kendisine bunu anımsatmaya uğraşıyorum..Kurbağalar konusu karışık..Sessizce çoğalıp, stratejik noktalara sürekli yığınak yapıyor ve geceleri komando eğitimi alıyorlar...Nereye baksan hoplayıp zıplayan bir kurbağa, üstelik hepsinin üstünde kamuflaj giysileri!!!::)) ama niye olduğunu hala çözemedim...:)))

Şerife'nin pastasında nar olmamasının nedeni neydi?

Şerife nin pastasında cennet meyvesi olan hurma bile bulunsaydı, o yine de yemezdi..Niye dersen , şekeri fırlarmış, yandan yağları fırlarmış, eteğin belinden göbeği fırlarmış falan filan..O güzelim pastayı talihsiz komşularımla tüketmek zorunda kaldık.:)))

Senin Foça'da, Melda'nın da Datça'da gösterdiğiniz misafirperverliği gören arkadaşların hücumu karşısında yılın teğet geçilen adamı oldum. Meryem Ana'ya, Efes'e Cruise gemilerle gelen turistleri de Foça ve Datça'ya çekme planınız var mı?

Var...Harbi doğru söylüyorum...Köyün tanıtımını iyi yapabildiğimi görünce şimdi de ülkeyi tanıtacak projelere diktim gözümü..Fena gaza geldim; Türkiye nin Türkiye Distribütörü olmak istiyorum.::)) Yılın En Teğet Geçilen adamı tanımlamana hala gülüyorum, acayip komik bulduğum bir söz olmuştu...Bu arada istemeden misafirlerine engel olduysam affını dilerim...

Netteki 750 arkadaş, bu kadar ilgi baskı yaratıyor mu? Dediğime dikkat edeyim gibi.

0 kişinin 450 si zaten faal facebook kullanıcısı olmadığından büfe üstündeki biblolar gibi sessizce listedeki yerlerini koruyorlar.Geriye kaldı 300 kişi..Bunun yaklaşık 250 si hiç vakti olmayan ve Facebook u yanlışlıkla klavyede bir tuşa basınca açılan kişiler..Onlar nadiren de olsa , "Naaber yaa, yoksun epeydir? " diyerek akıllıca bir manevrayla suçu bana atıp durumu kurtaranlar..Benim bütün dönüşümüm kalan 50 kişiyle oluyor..Eh onlar da malum isimler....Bu anlamda üzerimde baskı da hisssetmiyorum..Dİyeceğimi illaki demek gibi huyum da olduğundan no problem yani..:))

Ümit Boğazı
Ümit Burnu ile Ümit Boğazı arası mesafe ne kadardır?
a) Kuş uçumu 10 cm, normal 20 cm
b) Laz olan Ümitler için kuş uçumu 7 cm, normal 15 cm
c) Afrikadaki Ümit burnu ile İzmirdeki Ümit Boğazı 9.700 km
d) Hepsi

Valla benim rakamlarla aram hep kötü oldu..Son dönemde sudoku belasına bulaşınca yılların düşmanlığı biraz yumuşar gibi oldu ama hala seçeneklerde sayı, rakam gördüm mü elim ayağıma dolanıyor...Ancak, bugün itibariyle diyebilirim ki; Ümit in nezle olup burnunu çekmeye başlamasıyla Ümit in rüzgarda kalıp boyun fıtığını azdırması arasında olsun olsun en fazla 6 saat vardır..:)

Netteki faaliyetlerin ev yaşantını nasıl etkiliyor. Varol Bey ne diyor bu işe?

Hiç bilemiyorum, netteki faaliyetlerim sebebiyle hiç görüşemiyoruz epeydir...))

Köyden yaptığın kuş cıvıltıları türü naklen yayınların bilinçaltında ne var? Bu güzellikleri arkadaşlarımla paylaşayım duygusu mu? Yoksa örneğin, "Şerife şimdi yağmurdan burnunu çıkaramıyordur, çatlatayım şunu" duygusu mu?

Değil.:)) Daha çok kuşların hala var olduğunu ve kulak kabartırsak onları duyabileceğimizi anlatmaya çalışıyorum sanırım...Breh breh breh..Hani ben mesaj vermeyi sevmezdim:????Şerife bacım niye çatlasın ki, kuşlar yağmurda ötmüyorsa içeri alsın, birazcık kuruyup ısınırlarsa başlarlar öteeye onlar....

Netteki meşhurluğunun gerçek hayata katkısı oluyor mu? Örneğin Komşu Müteahhit Tamer Bey mahalle baskısı ile mi Poyraz'ı işe almak zorunda kaldı veya 20 lira yevmiye verecekken 35 vermek zorunda mı kaldı? 

Yok efendim öyle bi şey..Bugüne kadar adımın ne bir sokağa verilmişliği, ne sokakta yürürken birilerinin imza istemişliği var...Tamer komşum mahalle baskısı yüzünden değil, Poyraz ı 1:85 boy ve yaz boyu geliştirdiği pazularıyla görünce sanırım Hulk sandığı için işe aldı..Bu adamdan iyi fizik efor alınır diye düşündü..Oysa o bildiğin ev çocuğu...Yevmiyenin 35 olmasında daha ziyade aksi torpil işledi bence. Benim bilidğim en düşük yevmiye 50 lira da:::)))

Ümit'in diline düşeceğine kendini uçurumdan at, deyişi doğru mu?

Dilime düşmekten korkanlara şunu soruyorum," ya elime düşseniz!!"

Gidişat nereye, amacın ne? Kitap çıkarma site kurma niyetin var mı?

Valla azizim gidişat kötü..:)) Ama kötü bi amacım yok...:))) Kitap çıkarmak ..Yayınevleri basmıyosa ben de sokakta sahife sahife satarım diyorum.Herkes parasına göre istediği kadar sayfa satın alır..Zaten toplumumuzda bir kitabı başından sonuna okuyup bitirmek görülmüş şey değil..Böylece insanlar okumayacakları sayfalara para vermemiş olurlar ..Site kurma işinden vazgeçtim..Çok mafia varmış o işte...Dev inşaat şirketleri sana siteyi yar etmez dediler..:)))
****
Bugüne kadar kaç yağmur damlası düşmüştür yüzüme?
Kaçı saçlarımı ıslatmıştır?
Baktığım pencereye çarpanlar.
Şemsiyemden yere süzülenler.
Dilimi uzatıp tadına baktıklarım.
Keşke saysaydım.
Sayabilseydim.
Yeryüzüne inen yağmur damlalarından
kaçı benim olmuştur?
Keşke bilebilseydim...
20/10/2009-Ümit Aşçı ÇİNİ
****
Şairlik sevdan için ne diyorsun?

Ne diyeyim..Kavuşamayan iki sevgili gibiyiz şiirle..Bi buluşabilsek şair de olucam akabinde...:))

Karadenizliliğinle övündüğün anlaşılıyor? Niye?

Böyle bir soru sorarak senin de Karadenizli olmadığın çok net anlaşılıyor..:))))

6 yorum:

nurgüner çerçi erekul dedi ki...

çoook güzelll.kutluyorum sizi..erkan bey biz ümit'e face devriyesi adını vermiştik ama siz daha güzelini yaptınız..doğru artık o bir face yıldızı...ben ilk kez face de röportaj da okudum sayenizde...süpersiniz..sevgiler..
nurgüner çerçi erekul(face yıldızının yakini olur kendileri !!)gururla yazıyorum..ümit benim can dosstumm..

Unknown dedi ki...

Okuduktan sonra, Ümit'le çay-kahve eşliğinde daha sık muhabbet şansı olan dostlarını kıskandım. Sevdiklerinle birlikte çok yaşa e mi sevgili Şirinemiz:))
Erkan'la birlikte çığır açtınız Facebook'da. Güzel olan herşeyin Ege'de çıkması boşuna değilmiş.

Adsız dedi ki...

Demek ki benim iki tane hakikatli dostum varmış,biri Nur, diğeri Mahmut. yalan dünya be!:)))) Bunu yazan: Facebook Un mahzun yıldızı Ümit...

Adsız dedi ki...

bu arada; millet size bir pratik bilgi vericem: Yok ya, soğanın göz yaşartmaması için ne yapılır gibi bir bilgi değil bu.Şöyle; diyelim ki, siz bu röportaçların altına yorum yazmak, en halisane duygu ve düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsunuz ama benim gibi teknololji özrünüz var, ekran ve siz mel mel bakışan iki yabancısınız...Sakın üzülmeyin! Kolayı var: yorumumuzu yazıp, "Kelime Doğrulama" denen sırat köprüsünden geçtikten hemen sonra " Bir kimlik Seçin" başlıklı şeytan üçgeninde en alttaki "Adsız" kutucuğunu işaretleyin ve " "Yorumunuzu Yayınlayın " ı tıklayın .Aynen solda beliriyor yazdıklarınız...Teknolojiye ısınır gibiyim sanki biraz yav..:)))

Adsız dedi ki...

Medya alemindeki şöhretimizi hazmetmemiz için,fazla yorum yazılmamsı daha iyi derim. Her yorumdan sonra bakışlarım bi hoş oluyomuş benim:Evdekiler korkmaya başladılar. Mazallah diyeyim...:)

Adsız karizma ;)

mihrimah dedi ki...

İnsanın böyle aktif,dinamik,heyecanlı ve hepppp genç kalan arkadaşları olması ne güzell....Böyle arkadaşlara sahip olunca içimdeki polyanna ruhu daha bir büyüyor ve mutlu oluyorummm...