BU ALEMİN ÜMİT'İ



                                         

Çağımız insanı giderek yalnızlaşıyor. İş güç, ulaşım güçlükleri, araya giren mesafeler. Bir yandan da kalabalıklaşıyor. Giderek yalnızlaştığı halde sohbetten başını kaldıramayanlar. Yemeği yakanlar, işini yetiştiremediği  için amirinden fırça yiyenler.

Tabiat boşluk kaldırmadığı için, insanın insan eksiğini de teknoloji karşılıyor. Evinize gelen-giden yok ama ekranda laf yetiştiremediğiniz için çevrimdışı görünüyorsun. Bu çelişki gibi görünse de çağımız insanı iletişim, arkadaş ihtiyacını şartlara göre karşılamaya çalışıyor.

Teknoloji, insanın sadece yalnızlığını gidermiyor. Aynı zamanda yapmak isteyip yapamadıklarına olanak veriyor, özlemlerine kavuşturuyor. Kimi benim gibi yazıya vermiş kendini, kimi fotoğraf sunuyor kimi de düşüncelerini söylüyor. Diyecek, paylaşacak bir şeyi olanlara olanak veriyor.

Fakültemiz kalabalıktı ve o nedenle insan ancak belli sayıda insanla arkadaşlık edebiliyor. Geçenlerde düşündüm de;  önceden tanıdığım veya  arkadaşın arkadaşı dışındaki arkadaşlarım, ya bir yemek sırasında ya da derste yan yana oturma sonucu edinilmiş arkadaşlıklar. Fakültede objektif arkadaş seçebilmenin nedeni  çok kişi arasından seçme olanağı ya da herhangi bir menfaat bağı olmamasıyla açıklansa da benimkiler böylesine tesadüfen bulunmuşlardı. İyi ki de bulunmuşlardı.

Mesleğimiz gereği yalnızlık her zaman bizimle beraber gezmektedir. Teknoloji de imdadımıza yetişiyor. Fakat teknoloji sonuçta insan ne isterse onu yapıyor veya nasıl kullanırsa.

Her şey iyi hoş olsa da dilimiz tehlikede. Herkes eksiğini ya da kendinde olmayanı tamamlamaya çalışıyor sanal alem denen yerde. Ben önceleri insan kimliğini açıklamazsa beyninin içini daha kolay paylaşır diyordum. Gerçek düşüncelerini duygularını çekinmeden anlatır.

Fakat öyle olmadı. Her şeyden önce sizin çoğunluk gibi olmadığınızı anlatmanız göstermeniz gerekiyor. Suçlu ve sapık olarak girdiğiniz bu alemde önce beraat etmeniz sonra da beraat etmiş birilerini bulmanız gerekiyor. Tabi ki yanı sıra dili katletmeyen, dediği anlaşılır arkadaşlar, dostlar da bulmanız.

Facebook çıkınca ve insanlar eski okul arkadaşlarını bulmaya başlayınca, uzun zamandır görmediği arkadaşlarını görme, konuşma olanağına kavuştular. Üzerine, okul sonrası hayatta asla o zamanki arkadaşlıkları da bulamadıklarını düşününce olay dallanıp budaklandı. Kısa sürede yayıldı arkadaşlıklar, eski dostlarla buluşmalar. Nitekim benim yatılı okul, fakülte ve iş arkadaşlarım ile arkadaşlarımın arkadaşlarının da katılımıyla arkadaş sayım altı yüze yaklaştı.

Bu arada ben, fakültede, yemek sırasında önümde bulunmayan veya derste de yanımda oturmadığı için arkadaş olamadığım fakülte arkadaşlarımı da ekledim. İyi ki de eklemişim. Çok güzel arkadaşlıklarım oldu. Fakültede kuramadığımız muhabbeti sanal alemde kurduk.

Her yerin ve her alemin bir yıldızı olur. Işık saçar ve hemen kendini belli eder. Bu eski fakülte, yeni sanal alem arkadaşlarımı doğal olarak iyi tanımıyorum. Bir çoğunu simaen tanıyorum. Sanal alemde herkes herkesin ne yaptığını ne dediğini görebildiği için bazı arkadaşlar hemen dikkati çekiyor. 

Yavaş yavaş buranın yıldızı olmaya başlıyorlar. Her söyledikleri dikkat çekiyor, yorumlanıyor, gündem yaratıyorlar. Günlük hayattan küçük ve basit olayları kendi bakış açılarıyla yorumluyorlar. Etraflarında hemen bir hare oluşturuyorlar. İnanın medyada evini, çocuklarını anlatan yazarlardan çok daha iyiler. Rating kaygıları yok. Ciğerden konuşuyorlar. Onları cazip kılan tamamen gerçek olmaları belki de.

Geçenlerde Bir yazı okudum . Sitenizi geliştirin, blogunuza röportaj koyun diyordu. Röportaj yapılacak kimselerin ünlü, önemli olmaları da gerekmiyormuş. Düşündüm de, ben bu yıldızlaşan arkadaşlarımla neden röportaj yapmayayım. Benim için de ilk olacak. Önerdim, sağ olsun kabul ettiler.

İlk olarak da aynı şehirde yaşamamıza rağmen henüz yüzyüze görüşmediğimiz (köpek korkum nedeniyle, köpeği ile yayınladığı  resminden sonra da artık hiç görüşmeyi düşünmediğim) fakülteden de hatırlamadığım, fakat sanal alemde çok iyi arkadaşım, çok iyi ve sadık okuyucum Ümit’le başlıyorum röportaj serisine.

Seri olabilmesi tabi ki ilk olanın başarısına bağlı. Diğer arkadaşlar “hele bir görelim, ona göre cevap verelim” dikleri için. Ümit, kendisine gönderdiğim soruları yanıtlayarak bana gönderecek ben de yayınlayacağım. Röportajım tamamlanana kadar size Ümit’i biraz tanıtmak istiyorum. Ama kendi mesajlarıyla. Aşağıda Ümit’in kendi profilinde yer alan mesajlarından seçmeler bulacaksınız. Gerisini röportajda hep birlikte okuyacağız.

“Atom bombasından sonra en tehlikeli icat olan fındık ezmesini bulan sözde mucide iki çift lafım olacak: Ula hemşerum, pilmeymisun ki, ha bu meret adamda çarpintu yapayii..Niye mi yapayii? Bak yaa, bi de sorayii..Niye olacak, çünkü benum gibiler ha oni kaşuk kaşuk yutayiii...:))

(Ümit yediğini, içtiğini anlatmayı sever.Ramazanda değiliz artık bir sakıncası yok)







İTİRAF EDİYORUM:Emsallerinin en civanmerti olan bu hükümet bana bir şeyi kesin olarak belletti: Sürekli iktidar istiyorsan; Azınlıkları alttan alta kışkırt, dini alenen taraf ilan et, yoksulluğu ve cahilliği sabit kıl! Sonra da meydanlarda durmaksızın bu bam tellerine vur! Kitap okuma yüzdesi malum millet nasıl olsa senin anayasa vıdı vıdılarından bi şey anlamayıp hamasi hitabetine canı-ı gönülden oy verecektir..


(Ümit, memleket meselelerine de duyarsız değildir)


Birinci, ikinci ve üçüncü tekil ve çoğul şahısların, tüm özne ve gizli öznelerin, tüm ilkel kabilelerin, gelişmiş bütün toplumların hülasa canlı ve cansız tüm varlıkların şeker cinnetini akabinde muhtemel şeker komalarını gönülden tebrik ediyorum...:)))


(Ümit, gelenekçidir ama taklitçi değildir. Manevi değerlerimizi kendi üslubuyla değerlendirir)


Bir hatun kişi bulaşık makinesinin fişini takarak çamaşır makinesini çalıştırmaya kalkıyor, haliyle kılını bile kıpırdatmayan çamaşır makinesine sövüp sayıyor,yüzüne tükürüyor, daha da hızını alamayıp avuçlarını yukarı kaldırarak yaradana isyan ediyorsa bu neye delalettir? A) Akşamdan kalmadır..B) Lazdır. C) Çamaşır ve bulaşık makinelerini aynı fişle ortak çalışabilecek kadar kanka sanıyordur.D) Kördür...


(Ümit, kendine tarafsız bakabilen bir insandır)



ANKARA' da, keseye uygun olup koşulları lüks olan , sıkı disiplinli olup giriş saatlerini esnek tutan, kapısının önünden uçak dahil her türlü ulaşım aracı geçen, yöneticileri despot olup arkadaş gibi davranan , güvenliği tam olup gericiliğe geçit vermeyen, öğrenciye müşteri gibi değil velinimet gibi davranan bir erkek öğrenci yurdu lazım bize. Ankara da ki sevgili arkadaşlar, bilgi rica ediyorum..


(Ümit, demokrat bir annedir. Fakat oğlunun neden Ankara’ya okumaya gittiği tartışmalıdır)


Hele bir devir 40'ı, 45'i, sonra dinlersin arabeski.." derlerdi de inanmazdım..:))


(Ümit, yaşıyla barışıktır. Benden de bir yaş büyük olduğunu söylememe bile kızmaz, Şerife gibi)

 

KENDİME İKAZIMDIR: 31 Ağustos günü yaptığım reçeli feryat figan övmeme ve akabinde pekiyi notu vermeme rağmen söz konusu reçelin bir hafta sonra şekerlendiği görülmüşür.Bundan böyle bilmediğim otu mektebinde okumam ve bu defaya mahsus yazılı ikazım, tekerrürü halindeyse reçel ve marmelat piyasasından el çektirilmeyle tecziye edileceğimden bilgi alınmasını..:)))

 

(Ümit, kocası dövmesin diye kendini ikazla durumdan sıyrılmasını bilir)

 

Dünyamızın en çok özlemini duyduğu barış gelsin artık, dökülen kanlar dökülmez, ekilen nefret tohumları filizlenmez olsun..Dünya Barış Günü kutlu olsun..


(Ümit, barışçıdır.Bunları yazdım diye benimle kavga etmez)

 

Kendi ellerimle güneş altında pişirerek yaptığım şeftaki reçelimi tatmış bulunuyorum..Kendime en yüksek not olan yıldızlı pekiyi vermek istiyorsam da spekülatif yorumlardan kaçınmak amaçlı olarak bir düşük notu yani pekiyi veriyorum...:))


(Ümit, notu bol bir öğretmendir. Sadece kendine)

 

Bayramda araya kaynatmam ben İzmir'in kurtuluşunu, arkadaş!:))...

(Ümit, 9 eylülü kutlamayı unutmayan tek insandır bu alemde)

 


                    

(Poyraz, parmak arası terlikle inşaatta çalışırken görülüyor fotoğrafta)



Poyraz. yan inşaatın müteahhidi komşumuz Tamer in teklfi üzerine günlüğü 35.-liradan inşaatta işçilik yapmayı kabul etti. (Tek şartla: Amele değil asistan diye anılmak.:) Vazgeçilmez aksesuarları olan güneş gözlüğü, parmak arası terlik ile temizden giydiği giysilerin amortismanı, koruyucu krem ve komple temizlik masrafları düşüldükten sonra eline net 30.- lira kalacağını hesaplıyor...Deli para beee!::)))))


(Ümit, oğlunu hayatın gerçekleriyle çabuk tanıştırmıştır)

 

Lale bana "Bütün resimlerin oturarak.. " deyince üşenmedim tarama yaptım..Hakikaten doğru..Binlerce resim içinde ayaktakiler azıcık..Benim niye kilo aldığım anlaşıldı arkadaş! Oturmaktan!...))))


(Ümit, gerektiğinde özeleştiri yapar)

 

Kendimi teprik ettim en hasosundan..Niye olcek be ya, taaammm 8 saat olmuş, arkadaş sayım 750 den bi gıdım aşağı inmemiş...Rekolte zırt pırt inip çıktıkça şaşaleyodum ben de, galiba artık sabit kura geçivedik...:)))))

 

(Ümit, arkadaşlarıyla yakından ilgilenir).

 

Yav tamam, doğal yaşam, bakir çevre, köy koşulları filan iyi hoş da, verandanın zemininde hoplaıp zıplamasa şu kurbağalar iyi olacak....:)))

 

(Ümit, bütün hayvanları sever)

 

Bu Aslı' nın da çilesi! Efe ile Güven kanka oluyolar..Yazık ama, bunca felaketin peşine kızın başına bu da mı gelicekti?....:)))


( Ümit, hassastır. Dizilere bile üzülür)

 

Şerife ile açılış, ardından Nuray, veeee son bombaa Melikeeeeee.....Son anda görüşerek Melike nin yoklamasında var yazıldım ya, çok mutluyum..:))

 

(Ümit, bütün arkadaşları Foça’ya çektiği için ben teğet adam oldum)

 

Şu anda "Ben Ankara da okumaaaamm...!" diye ter ter tepiniyor olsa da; Poyraz Başkent Üniv.İkt.ve İd.Bil.Fak.Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünü tam burslu olarak kazanmış bulunmaktadır...İlgilenenlere duyurulur...:))))

 

(Poyraz, annesinden kurtulduğuna sevincinden tepiniyor bence)

 

Fotoğraf makinem bozuldu! Kahrolsun ileri teknolojinin vefasızlığı! Yaşasın geri teknoloji!Nerede benim tab ettirmeli eski makinem bakayım?:))


(Ümit, her olumsuzluktan olumlu bir sonuç çıkarır)

 

 

 

 Ümit ve Eşi Varol Bey, Poyraz sınavdayken okul bahçesindeler.



2 yorum:

mihrimah dedi ki...

Tebrikler ve teşekkürler.Bize de böyle güzel bir yazı okuttuğun için..Çok keyifle ve sürekli yüzümde bir gülümseme ile okudum.....

Melike dedi ki...

Ben yazıda adı azıcık geçen Melike olarak beğendim:))