3 EKİMDE POSOF'TA


İnebolu'da yatılı okurken etütlerde oynadığımız bir oyun vardı. Haritadan yer bulma. Türkiye haritasını açıyorduk, arkadaşın sorduğu yeri bulmaya çalışıyorduk. Ben genelde Posof'u sorardım. Posof, tam sınırda olduğu için hem kenarda hem de yazının üzerinde kırmızı sınır çizgisi bulunurdu ki asla bulunamazdı. 

Posof, bu oyunda sürekli galip gelmemi sağlardı. Arkadaşlar da itiraz ederdi; ne biçim yer soruyorsun, hem kenarda hem de üzerinde sınır çizgisi var, okunmuyor, diye.

Yıllar sonra 1995 yılında Ardahan'a görevli gittim. Günübirlik bir görev için de Posof'a gittik. Giderken Ilgar Geçidinde kar başlamıştı zaten. Posof'a vardık. İşimizi bitirdik. Daha sonra yeni yapılmakta olan Türközü Sınır Kapısını görmeye gittik. Posof-Türközü sınır kapısı arasındaki manzara büyüledi beni. Durup fotoğraf çekildik. 

Geri dönme zorunluluğumuz nedeniyle fazla gezemedik ve hemen yola koyulduk. Ilgar Geçidine vardığımızda arabaların geri döndüğünü gördük. Yol kapanmıştı.. 

Yıllar önce o çok sevdiğim yerde bu sefer kar nedeniyle yatmak zorunda kaldık. Türkiye'nin bir başka yerinde denize girilirken biz karda yolda kalmıştık. Zaten biz de beklemiyorduk. Bu sırtımızda sadece ceket olmasından belli. Kışa çok vardı ve o nedenle palto ve kaban sezonunu açmamıştık.
O gece eski ama çok temiz bir otelde kaldık. Tanrı belki de Posof'tan hemen ayrılmamı istememişti.

Gördüğüm güzellik beni o kadar etkilemişti ki tarihi özellikle aklıma yazdım. Aynı tarihte geleyim aynı güzellikleri görebileyim, diye. 3 Ekim 1995.

Evet, bu güzel manzarayı, bir ağaçta dört rengi görebilmek için elinizi çabuk tutun. Üç ekime ne kaldı ki? 

Hiç yorum yok: