KAN VERMENİN BİLİNMEYEN YARARLARI

Ders çalışmak her zaman sıkıcıdır.Başka seçenekler tükenmiş, kahve kapanmış, arkadaşlar da evine çekilmiş, finaller de başladığından mecburen ders çalışıyoruz..Mehmet Arı, Metin Taş ve ben bizim evde masa başındayız.Radyoda gecenin içinden programı..derken bir anons:

“Kanı değişecek bir bebek için acele 0 gurubu RH(-) kan aranmaktadır.Kan vermek isteyenlerin Bursa Tıp Fakültesi hastanesine müracaat etmeleri rica olunur.”

Metin’le ben hemen Mehmet’in yüzüne baktık.Onun kan gurubuydu.. okulda, mahallede, belediye hopörlerinden ne zaman anons duysa gider kan verirdi.

-Yarın sınav var, dedi.

Ben:

-Bebekmiş ya ölürse, dedim.

Mehmet:

-Kim gidecek şimdi Bursa’nın öbür ucuna..dedi.

Metin öldürücü darbeyi vurdu:

-İnsanlık öldü mü?

Kalkın o zaman dedi Mehmet. Çok yufka yürekli bir arkadaş olduğu için fazla dayanamayacağını biliyorduk zaten.. hayat kurtarmak tamam da biz bu anonsu yıllarca duyardık da merak ederdik.Ne oluyordu, bu anonstan sonra neler yaşanıyordu.

Aceleyle giyindik ve önce garaja, sonra da başka bir dolmuşla tıp fakültesine vardık.Fakat bizi bir hayal kırıklığı beklemekteydi.Kimsecikler yoktu.Uzun aramalardan sonra bir hemşire bulduk fakat o da oralı değildi.Çünkü bir kaç defa kan bulunmuştu ancak içindeki bir madde uymamıştı.Neyse Mehmet’in kanını aldı, içindeki o maddenin de uyduğunu görünce kan arayanlara telefon etti, kan bulundu diye..

Sonra Mehmet’e sütle bisküvi getirdi.Metin de süt istedi, ben bisküvilere takıldım.

Derken içeriye bir gurup şık giyimli erkek girdi.Bir tanesi “para çıkarın” der demez hepsi ceplerinden çıkardıkları para tomarlarını birinde topladılar.Bu arada hemşire bize bakarak “almazlar herhalde” dedi.Elinde para demeti olan adam “hangisi?” diye sordu.Biz Mehmet’i gösterdik.

Adam paraları Mehmet’in kucağına attı.Mehmet bize baktı.Biz de alma diye işaret ettik.Derken bir mücadele başladı.Adam Mehmet’in kucağına paraları koyuyor, Mehmet de mahcubiyetten kızarmış bir halde “rica ederim” diye paraları adama veriyor.

Gurup baktı ki para veremeyecekler, ikiye ayrılıp Metin’le bana arkadaşımızı ikna etmemiz için yalvarıyorlar.Anlattıklarına göre bebek ailenin ilk torunuymuş ve erkekmiş.

Kalabalık çocuğun babası, amcası, dayısı, dedi vs. oluşmaktaymış.Günlerdir kan arıyorlarmış, aramadık yer bırakmamışlar.Okullar, askeri birlikler, fabrikalar..en son çare olarak radyoya anons yaptırmışlar.Yukarıda dediğim gibi bazen kanı bulmuşlar ancak içindeki bir madde uymamış.

Öğrenci olduğumuzu öğrenen gurup, uzun süren bir yalvarış ve çabanın sonunda, para demetinden seçtikleri bir miktarı yol parası olarak almazsak çok kırılacaklarını söylediler.Bir orta yol bulmak ve kalabalığın elinden kurtulmak için Mehmet’e bu miktarı almasını söyledik.Sonra da bizi lüks bir arabayla semtimize geri getirdiler.Biz her zaman gittiğimiz bir pastanenin önünde arabadan indik.Bin bir teşekkür arasında araba geriye döndü.

Arabaya el salladıktan sonra hemen Mehmet’i kolundan tutarak pastaneye soktuk.İkişer porsiyon baklava, kola bir güzel yedik.Ertesi günü de Tezok kampüsünde Mehmet’in kan parası aldığını yaydık.

Herkes Mehmet’e hücum edince Mehmet arkadaşlara aldığı paranın iki katı tutarında çay kola ısmarlamak zorunda kalmış.

Hiç yorum yok: