ŞİKAYET ETMEYİ SEVİYORUZ



Şikayet etmeyi seviyoruz. Ama yetkili merciye, sorunu çözecek kişiye değil, arkadaşımıza, eşimize dostumuza. Seviyoruz şikayet etmeyi, dert yanmayı. Sorunu çözecek kişiye edersek şikayetimizi, o zaman çözülür, konuşacak konumuz kalmaz.

Uzayda yaşamıyorum. Söylenen, istenen herşeyin yapılmadığını, savsaklandığını, çözüm üretecek mevkilerde sorun çözecek değil de dert yanacak insanların oturduğunu biliyorum. Hatta bir defasında, beş yıl başbakan yardımcılığı daha önce de yine yetkili mevkilerde bulunmuş sayın büyüğümüzün  de dert yandığına şahit olmuşluğum da var. Düşündüm de eğer bir sorunun çözümü için beş yıl başbakan yardımcılığı da yetmiyorsa vay halimize.

Benim dediğim; bütün bu şartlarda dahi yapılacak şeyler var. Hiç olmazsa onları yaptıralım.Küçükten başlayalım, yapa ede işi ilerletelim.Ama aynı zamanda daha büyük sorunlarımız için talepte bulunmayı, çözümü için kafa yormayı da elden bırakmayalım.

Rivayet odur ki; Galatasaray UEFA Kupasını  aldığında sadece bir futbolcunun sözleşmesinde varmış, primi. Yazılan miktardaki primi sadece o futbolcu almış, Hagi. Büyük takımlarda oynadığı için, yazıyormuş sözleşmesinde. Kimin aklına gelir UEFA'nın alınacağı, bizim futbolcular için. Benim de tesadüfi var bir öyle prim durumum.

Dünyada en eski devlet geleneği olan toplumlardan biriyiz. O nedenle çok eski kurumlarımız, kurallarımız var. Mevzuatımız mükemmel.Tek eksiğimiz, o mevzuatın varlığından haberli yöneticiler ve haklarının farkında, talep edebilen bir halk.

Yıllar önce eski işyerimde daktilo ile çalışıyoruz. Fakat çok zor. Daktilo ve facit hesap makinalı yıllar. Sonunda paramız yetti ikinci el bir dizüstü bilgisayar alabildik. Sürekli gezdiğimiz için masaüstü işimizi görmezdi.

Amacımız, işlerimizi bilgisayarla yaparak amirlerimizi bize bilgisayar almaya ikna etmekti. Yoksa kurumumuz ülkemizin en büyük kurumuydu, her yıl kurumlar vergisi rekortmeniydi. Bize bilgisayar alınması zor değildi o nedenle. Fakat yeni nesil meslektaşların çabaları da işe yaramıyordu. İkna etmek zordu yönetenlerimizi. Lafa gelince muassır medeniyet seviyesi, icraata gelince şimdi sırası mı, yanıtı.

Arkadaşlarla sürekli bu konuyu konuşuyoruz fakat çözüm yok. Sonunda dayanamadım.Baktım yönetmeliğimizde madde var. Demirbaş ihtiyaçları karşılanır, diye. Oturdum bir yazı yazdım.

-Bildiğiniz üzere çalışmalarımızda bilgisayardan yararlanılmaktadır. Fakat eski model olması nedeniyle çalışmalarımızda sorun yaşanmaktadır. Yönetmeliğe göre, tarafıma taşınabilir bilgisayar, yazıcı ve bilgisayar çantası alınarak gönderilmesini arz ederim.

Gönderdim fakat kimseye bir şey söylemedim. Daha önce bu önerime yanaşan arkadaşım olmamıştı çünkü.

-Neden isteyelim ki; yönetenler düşünsün!

-İstesek alacaklar mı sanki, yazdığınla kalacaksın!

Aradan on gün geçti, bir kargo elemanı. Baktım bir çanta, yazı ekinde gelmiş. Açtım amirime teşekkür ettim. Ki aramız çok kötüydü. Bilgisayarım da alınacakmış yakında, genel müdür talebimi onaylamış. Diğer arkadaşlara da söyleyebilir miyim,dedim. Tabi ki, yönetmeliği iyi hatırlattınız, o nedenle alınması kolay oldu, dedi amirimiz.

Bir kaç ay sonra bir telefon. Merkezin hesaplarını denetleyen arkadaş görmüş bana çanta alındığını, sordu, anlattım yazı yazdığımı, herkesin talep edebileceğini. Fakat bir hareket olmadı, bir burun kıvırma hali de var hafiften. Ala ala bir çanta alabildin, ne var bunda?

Aradan bir kaç yıl geçti. Bilgi İşlem Dairesi benim talebimin toplu bir alımla yerine getirileceğini bildirmiş yazıyla. Duyduk ki yirmi tane bilgisayar alınmış, biz ise altmış kişiyiz. Tabi ki başladı paylaşım kavgası.

-Gençlerin bilgisayarı var, olmayana verilsin.

-Yaşlılar bilgisayardan anlamıyor, aldıkları bilgisayarları çocukları kullanacak.

Herkes kulis peşinde. Bilgisayarın kendisine verilmesini istiyor.

-En kıdemliden başlasın!

-Hayır en kıdemsizden!

Ben de öyle bir yerdeyim ki, sondan da verilse baştan da verilse bana isabet etmiyor. Tam ortadayım. Fakat iki gurup da beni yanına alma çabası içinde.

-Siz gençsiniz, sondan başlasın dağıtım!

-Sen genç sayılmazsın, baştan başlasın!

Sonunda dayanamadım, açıkladım.

-Ben iki yıl önce bir yazı yazmıştım. Genel Müdür de olur vermiş, bana bilgisayar ve çanta alınması için. Çanta geldi, bilgisayar da ilk alındığında verilecek diye talimat var. Benim alacağım belli, o nedenle dilekçe yazmıyorum. Biri benim, siz kalan bilgisayarlar için çaba gösterin.

Nitekim öyle de oldu. Dilekçe yazmadan bilgisayar sahibi olan çok az kişiden biri de bendim. İki yıl önce talep ettiğim için. 

Hiç yorum yok: