EV ALMAK KOLAY MI?

Yıllar önce Habur Sınır Kapısında bir gümrük memuru:


-Adımız çıkmış dokuza, inmez sekize, Demişti.

Belli meslek gurubuna, belli yerde doğanlara ya da ne bileyim genel olarak insanlara önyargılı olunmasına karşıyım.

İnsan tecrübeleriyle hareket ediyor olsa da birinin hatasını bir başkasının ödemesi haksızlık bence. O nedenle ben bir insanla tanıştığımda ya da yeni olan bir yerde içgüdüsel olarak tecrübelerim yönlendiriyor olsa da mümkün mertebe sıfırdan başlamaya çalışırım. Tabi izin veren olursa.

Bir memur için en önemli aşamalardan biri olan ikinci anahtara sıra gelmişti. Aslında gelmemişti de bankalar on yıl, yirmi yıl gibi uzun vadeli kredi vermeye başlayınca sıra geldiği kanaatine varmıştık.

Öncelikle evler bu kanaatte değildi. Eşimin çizdiği bir kilometrekarelik alanda istediğimiz gibi ev yoktu. İstediğimiz derken standartlarımız yüksekti. Her yönden uygun olmalıydı ev. Bir kere alınıyordu ve on yıl o eve çalışacaktık.

Aylar süren arama çalışmalarımız bir sonuç vermiyordu. En umutsuz anımızda en umutsuz bir cümle imdadımıza yetişti.

-Emlakçi Bey, aslında şu alt sokaktaki ev gibi olacak ki alacaksın.

-Yenge o apartmanda biri satmayı düşünüyordu, bir sorayım.

Evet, sonunda olmayacak olan oldu ve emlakçının konuştuğu ev sahibi evini satmaya razı oldu. Ev alt sokağımızdaydı ve inşaatı sırasında eşim her oradan geçişimizde iç geçiriyordu, o eve bakarak:

-Keşke şu apartmandan biz de ev alsak.

Artık bu fikrimizden mi, ev aramaktan yorulduğumuzdan mı, evin içini görmemiz, kaparo verip sözleşme imzalamamız on beş dakika sürdü. Gerçekten gezdiğimiz neredeyse yüzlerce evin en iyisiydi. Satılık tabelası asılmadan anlaştığımız için fiyatı da uygundu. Evin sahibi de çok medeni, makul bir insandı. Kredi işlemlerini bekleyecekti, acelesi yoktu.

Krediyi alacağımız bankanın müdür yardımcısı arkadaşımdı, müdürünü de tanıyordum. Hemen işlemlere başladık. Evin ekspertizini de arkadaşım yapacaktı. Oh ne ala, değil mi?

Hiç de öyle değil. Arkadaşım evi görmek istedi. Evde oturan kiracı asistan kız memleketine gitmişti. Ancak arkadaşım üst kattaki bir evi görse de olabileceğini söyledi. Tek daireli beş katlı bir apartmandı. Üst katta oturan müstakbel komşumuza rica ettim. Yabancı iki erkek olsak da evini gezmemize izin verdi, sağ olsun. Arkadaşım işinde titizdi. Evin bütün detaylarını not aldı. Kolay mı arkadaşından kredi almak.

Sonunda işlemleri tamamladık. Ev sahibine de müjdeyi verdik, ertesi gün alıyorduk krediyi.

O gece pey uyuyamadık heyecandan. Sabah bir telefon:

-Banka bütün kredileri durdurdu, bölge müdürü verirsen hakkında soruşturma açarım, dedi.

Sonuçta arkadaşım, yalan söyleyecek değil. Emlakçı da doğruladı. Bir kaç satışı kredilerin durması nedeniyle bozulmuştu.

Kredileri durdurmayan bankalar vardı ve bir tanesinin müdürü de arkadaşımın arkadaşıydı. Bütün evraklarımızı diğer bankadan alıp bu bankaya verdik. Bu arada ben göreve gittiğimden ekspertiz işlemleri eşime kalmıştı.

Eşim, banka görevlisini de alarak eve bakmaya gidiyor. Bize evini gezdiren komşumuz evde yok. Kiracı kız okulda. Diğer katta oturan sonradan komşu olacağımız kadına rica ediyor, evinizi gösterebilir misiniz, diye.

Bir komşu ben ve arkadaşıma yani iki yabancı erkeğe evini gezdirirken, diğer komşu eşim ve banka eksperine evini gezdirmeyi kabul etmiyor. Kapıyı da açmadığı için de eşimin megafondan yalvarması da işe yaramıyor. Sonunda kiracı kızı okuldan bin bir rica çağırıyor da ekspertiz tamamlanıyor.

Uzun ev arama, kredi aşamalarını geçtikten sonra nihayet bankadan haber geliyor:

-Krediniz onaylandı.

Ev sahibine müjdeyi veriyorum. Anlayışı için teşekkür ettikten sonra kredi dışında vereceğimiz kısmı da teslim ediyorum kendisine. Emlakçı bu işlerin erbabı. Dediği tarihte hep birlikte tapu dairesindeyiz. Bankadakiler de işin erbabı. Evraklarımız her şeyimiz tamam, birazdan ev bizim olacak.

İşte kötü haber o anda geldi. Bir belgemiz eksikti daha doğrusu eskiydi. Yenisi lazımdı. Yenisine de vakit vardı.

Krediyi aldığımız bankanın adı emlak bankasıydı. Adı üzerinde ev kredisi veren bir banka. Reklamlarında da belirtiyordu. Fakat bizim eski olan belgemiz, krediyi veren bankanın ev kredisi veren bir banka olduğunu belirten genel kurul kararının bu seneye ait olanıydı. Tapu dairesi kabul etmiyordu, belge geçen yıla aitti.

Bankaya sordum, kabul etmeyebilir, dediler. Genel kurul ne zaman, diye sordum, birkaç ayı alır, dediler.

Büyük bir hayal kırıklığı içinde eve döndük. Durumu özetleyecek olursak; aylarca ev aramış sonuçta bulmuştuk. Komşumuzun anlayışı ile gezdirdiğimiz ev için arkadaşımın müdür yardımcısı olduğu bankadan kredi alacağımız gün krediler durdurulmuştu. Diğer bankadan kredi almak için yalvardığımız komşu evi göstermemiş güç bela kiracının evi göstermesiyle kredi alabilmiştik. Bu sırada da evini sattığı halde işlemleri tamamlamamızı bekleyen sabırlı ev sahibi ve komisyon için bekleyen sabırlı emlakçı. Durumu merak edip arayan-soran eş dost ve akrabaya laf anlatmamızı saymıyorum bile.

Bu moral bozukluğu içinde yine bir görev nedeniyle dışarıdayım. Bankanın eski olan faaliyet belgesi ile her yılın ilk aylarında kredi verememesi gerekiyordu ve buna da benim aklım yatmamıştı. Gittiğim yerdeki bir tapu müdürüne sormaya karar verdim.

Sekreterlerin bir abartıları her zaman vardır. İyi ki de vardır. Ben asla işyerim dışında kim olduğumu, ne iş yaptığımı söylemem. Küçük adımla gezerim sadece, diğerlerini işyerimde bırakırım mesai bitimi.

Sekreter Hanım, ilk abartısını yapıyor ve tapu dairesinin bölge müdürünü arıyor. İkinci olarak da unvanımı söylüyor gayet abartılı bir şekilde. Ben öncelikle o kurumda çalışmadığımı, daha sonra da özel işim için aradığımı söyledim. Kibar bir adam, sabırla dinledi beni. Aklıma yatmayanı da söyledim.

-O belgenin yeni yılın mayıs ayına kadar geçerli olduğunu bizim odacılar bile bilir, dedi bölge müdürü. Ekledi, emin misiniz, başka bir eksiğiniz olmasın?

Sağ olsun, bizim tapu dairesinin bağlı olduğu bölge müdürünün adını telefonunu verdi, kendisinin de arayacağını söyledi. Bizim oranın bölge müdürüne ulaşmam zaman aldı. Ulaştığımda, konuya vakıf olduğunu, diğer bölge müdürü tarafından bilgilendirildiğini gördüm. Bana tapu müdürünün telefonunu verdi ve bir yanlışlık olduğunu, işimin halledileceğini söyledi. Aradığım tapu müdürünün sözleri kulağımdadır hala:

-Beyefendiciğim büyük bir hata yapmışız, yeni genelgeden haberim yoktu benim, belgeniz geçerliymiş, yarın sabah sekizde bekliyorum.

On beş gün önce alamadığımız tapuyu hiçbir yeni belge götürmeden müdür beyin çayını içerken kısa sürede alabilmiştik. Anlaşılan, özellikle zorluk çıkarılmıştı, bazı beklentiler yerine gelmediği için ve ben bunu yanlarına bırakmayacaktım. Şu işler bitsin, görecekti o müdür gününü.

Tapumuzu aldık, ev sahibine parasını ödedik, sabrı için de teşekkür ettik. Herkesin böyle sabırlı, anlayışlı alışveriş edeceği insanla karşılaşmasını dilerim. Zira her aşamada vazgeçebilirdi ve hakkıydı da. Bizim ise bütün bu aşamaları yeniden geçecek gücümüz enerjimiz kalmamıştı.

Sıra gelmişti hesap sormaya. Daha doğrusu sıra gelmeden o kapı kapanmıştı. Ev aldığınızda, evde oturan kiracı varsa iki ay içinde ihtar çekmek gerekiyordu çıkması için. İhtar çekmek üzere gittiğim noter, ihtar süresinin dolduğunu söyledi. Bir yanlışlık olmasın diye baktım, evet süre dolmuş

Hani derler ya “minareyi çalan kılıfını uydurur” diye. Efendim bizim tapu müdürü, tapuyu ilk müracaat ettiğimiz günkü tarihte verilmiş gibi işlem yapmış. Yani müracaat ettiğimiz gün tapumuzu almışız. Gel de şikayet et, ispatla, bizi on beş gün boşuna oyaladılar, diye.

Hiç yorum yok: