ŞERBETLİ OLMAK

Vardı eskiden böyle bir inanç. Tabiat boşluk kaldırmaz. İnsanoğlu da bilinmeyene tahammül etmez. Doldurur bir şekilde, inanmayan aksini ispat etsin.


Babamın bir halası vardı. İminnene derdik biz. Emine Nine demekti. Her akşam, tam yemek sırasında elindeki bastonuna yaslanarak, iki büklüm eğilmiş ve sakrayarak girerdi içeriye. Ağrıyan omuzlarına babama masaj yaptırmak için. Onun da ailesinde bir sürü masaj yapacak insan olmasına rağmen babamın ellerinde ayrı bir enerji olduğuna inanıyordu. O nedenle de her akşam masaja gelirdi.

Babam ise her akşam masaj yapmaktan bıkmış olacak ki İmin nene gelmeden kahveye gitmeye başladı. İmin nene ise ağrısı geçmediğinden ağabeyimle ya da bana masaj yaptırırdı. Babamdaki enerji bize de geçmişti mutlaka.

İmin nene’den başka bu iddiada bulunan olmadı. Şerbetliliğimiz var mı bilmiyorum. Fakat yıllar sonra yaşadığım bir olay nedeniyle hatırladım İmin nene’yi ve söylediklerini.

-Çayda dem, askerde kıdem!

Sadece askerde değil kıdemin önemi. Hemen hemen her yerde her sorunun çözümünde işe yarıyor. Hiyerarşinin çözemediği eşit seviyedeki insanlar arasındaki sorunların çözümünde işe yarar. Kimi için çok önemli, hayati bir konudur kıdem.

Bizim meslekte de önemlidir. Özellikle de aynı devreler arasında. Sıralamayı belirleyen unsurlar vardır. Çalıştığın süre, sınavdaki başarı falan. Yazışmalarda, iş bölümünde ve bir türlü gidilememiş yurt dışı görevinde sıralama önemlidir.

İşe girerken sıralandık önce. Daha sonra da yeterlilik sınavında. En son da askerlik dönüşü. Askerliği tamamladığımızda, bölükteki yazıcı bir tane fazla tezkere hazırlamış, bana verdi. Ben de prosedürü bilmediğim için işyerime verdim tezkereyi, işe başladım. Diğer arkadaşlar ise normalde tezkere hemen verilmediği için işe başlamak istedilerse de amirimiz başlatmamış. Ben nasıl aldıysam tezkereyi onlar da alsınlar, diye.

Arkadaşlar askerlik yaptıkları yerlere giderek tezkerelerini almışlar ve göreve başlamışlar. Bu da kıdemi etkilemiş doğal olarak. Sıralama da alt üst olmuştu zaten. Devre birincimiz uzun dönem askerlik yaptığından son sıraya düşerken paralı askerlik yapan devre sonuncusu arkadaş başa geçmişti. Ve tabi tezkere alamayanlar da alanlardan sona.

Karmakarışık olmuş bir sıralamaya genelde birlikte çalıştığımız bir arkadaş, beni emsal göstererek itiraz etmiş. Dilekçesinde sadece benden önce olması gerektiğini belirtmiş, diğer karışıklıklara değinmemiş.

Konuyu incelemek üzere biri görevlendirilmiş. Yapılan incelemede, askerlik sürelerinin detayına inilmesi gerekmiş. Arkadaş tezkereyi alırken sonundaki beş günlük izin süresini dikkate almadan vermişler tezkereyi. İş yazışmaya dökülünce de arkadaşın beş gün askerliğini eksik yaptığı sonucuna varılmış. Tezkere öyle diyormuş, terhis tarihine bakılınca.

Arkadaşın beni emsal göstermesine fena bozulmuştum. Arkadaşlığa aykırıydı bu. Ben ki asla ona kıdemlilik taslamamıştım. Sordum ne oldu, diye.

-Sorma ya, kıdemi bıraktık beş gün daha askerlik yaptık!

Anlattı, askerliği eksik yaptığı anlaşılınca askerliğini tamamlaması gerekmiş. Bin bir rica ile askerliği yaptığı yerde değil, bağlı bulunduğu askerlik şubesinde tamamlaması gerekmiş.

Ceket kravat, ilk gün birkaç saat komutanın yanında oturduysa da; komutanın talimatıyla çay ocağında sohbet ederek tamamlamış eksik askerliğini arkadaşım. Yine ceket kravat, tam tekmil.

Aklıma İmin nene geldi, anlattım, dedim ben şerbetliyim, bir daha bulaşırsan bana başına daha kötüsü gelir!

Hiç yorum yok: