TIKLAYIN EFENDİM!


Hep düşünürüm; kötü, kötü olduğu halde neden yapılır? Neticede, her şeye rağmen kötüde bir cazibe olduğunu, cazibenin ağır bastığı durumlarda insanların kötünün cazibesine kapıldıkları sonucuna vardım.

Tembellik, herşeyin hazır olması da cazip değil mi? Zahmetsizce herşeyin bir başkası tarafından yapılması, hazıra konmaktan güzeli var mı? 

Yıllar önce Zeki Alasya-Metin Akpınar’ın oynadıkları Aşk olsun oyunundan bir cümle kalmıştır aklımda:

-Hayatın dikenli yollarında birlikte yürüyeceğiz, sen önden gidip bana yol açacaksın!

Oyundaki konuşma, evlenmek üzere olan bir erkeğin kadına söylediği bir sözdü. Gülmekten kırılmıştık. O kadınla erkek ne yaptılar bilmiyorum ama bugünlerde gördüğüm, ana-baba ve çocuk birlikte yürüyorlar hayatın dikenli yollarında. Ana-baba sürekli yol açıyor. O nedenle ayağına diken batmamış bir nesil yetişiyor.

Geçenlerde öğrendim ki, tanıdığım bir genç henüz bir meyveyi ısırıp yememiş. Sürekli önüne soyulmuş gelmiş. Bir soğanı yumruklayıp yememiş, piyazın içinde görmüş sadece. Oyuncaklar da bol ve ucuz. O nedenle telden bisiklet, tuğladan araba yapmayan bir nesil geliyor.

Teknoloji de gelişti. Her şey elinin altında. Ders dinlemeye de gerek yok, ders anlatan siteler var. Renkli kitaplar, internet var. Olmazsa da çocuğuyla ders çalışan ana-babalar var. Yakında çifte lise ve üniversite diplomalıların sayısında patlama olursa şaşırmayın.

Hayatın zahmeti azaldıkça, her şey hazır olunca insanlar bir şey yapma yeteneklerini kaybediyor. Gidişat nereye doğru derseniz; geçenlerde benim de üye olduğum Biz Aydınlıyız Gurubunda güzel bir yazı yayınlanmış. Ben de okudum kolaylıkla. Ama altında bir yorum:

-Yazıyı okuyamadım, bana gönderir misiniz?

Yanıt:

-Tıklayın efendim!

Hiç yorum yok: