CİN GÖRDÜM AMA ÇARPILMADIM!



Bizim zamanımızda ne çoktu; cin, şeytan hikayeleri. Şimdiki nesil çok şanslı. Medyanın ana kuralı görüntü yoksa haber yok. O nedenle yeni nesilde bu tür hikayeler yok, olsa da inandırıcı değil.



Burada söz konusu olan cin, şeytan hikayelerinin dinde belirtilen anlamı da yok zaten. Hep efsane. Şu komşuya görünmüş, bu gece mezarlıktan geçerken, türü.

Dert varsa tabi ki çaresi de var. Şimdiki gibi gizli kameralara yakalanma riski de olmadığından sayıları da fazla. Yılan akrep ısırmışsa gidilecek hoca ayrı, çocuğun olmuyorsa ayrı, cin çıkarma ayrı.

Benim de var öyle bir maceram, istem dışı. Bir komşumuz vardı. Ağır bir işten emekli olduktan sonra bir türlü hastalıktan kurtulamadı. Doktor doktor gezdikten sonra çözüm bulunamayınca hocalar gezilmeye başlanmış ve bir hoca adama ilaç yapıldığı teşhisini koymuş.

Adamın bir torunu olmuştu. Adını ne koyalım tartışması gelin ve kaynana arasında geçmesine karşın gelinin yaptırdığı ilacın adama isabet ettiği düşünülüyordu. Komşu oğlunun polis olması nedeniyle yılda bir defa izinlerde görüşen gelinle kaynananın kavgası şiddetli geçiyordu ve bunu hoca temizlerdi. Altlı-üstlü otursalar nasıl bir kavga olacaktı kim bilir. (Geçen merak ettim sordum komşu kızına; yeğeni otuzbeşini geçmiş evlenmiş, annesi de vefat etmiş, hasta olan baba sağ ancak kavga nedeniyle hala görüşülmüyormuş gelinle)

Benim konuya dahil olmam, hocanın on yaşlarında bir erkek çocukla yirmi yaşlarında iki kızı yapılan ilacı bulmak üzere istemesi nedeniyle oldu. Ben, ablam ve ablamın arkadaşı olan komşu kızı bulacaktık yapılan ilacı.

Gittiğimiz ev bir başka ilçenin bir köyündeydi. Arabayla götürüldük, ailenin damadı tarafından. Hocamızın evi köy evi olduğundan kabul salonu evin hayat denilen giriş kısmı, sekreteri ise sanırım eşi olan köylü bir kadındı. İçeridekilerin çıkmasını müteakip biz girdik içeriye.



Yer minderleri, etrafında saman yastıklar ve yerde kilimden oluşan bildik bir köy eviydi. Ocağın yanında oturan sakallı hocamız, ilacı bulma heyeti olan bizleri yanına buyur etti. Ben ve komşumuzun kızı önde, ablam ise bizim arkamızdaydı. Hoca not kağıdı büyüklüğünde iki kağıt uzattı bize ve hangisi daha temiz diye sordu. Birini seçtik. Ve kesinlikle kağıttan başımızı çevirmememizi istedi.

Hoca başladı konuşmaya:



-Çocuklar elinizdeki kağıtta şimdi cinleri göreceksiniz, üç tane, Bayram Ali, Hacı Ali ve hatırlamadığım bir isim. Üçü bir masada oturacak, kahve içecekler. Ortadakinin şapkasında ay yıldız olacak.

Sonra döndü onlara:



-Bayram Ali, görünün çocuklara, bir kahve söyleyin için, ay yıldızlı şapkan duruyor değil mi?

Bize:



-Gördünüz mü çocuklar?



Ablam, "ben bir şey görmüyorum" deyince sen çekil dedi hoca. Kaldık komşu kızıyla. Ben de baştan göremedim önce, fakat komşumuzun kızı eliyle kağıttan gösterince ben de gördüm cinleri. Görüntü az ve siyah beyazdı.

Hoca:

-Kaldırın kahveleri, bulun ilacı şimdi, dökün yatağı yorganı, neredeyse bulun, dedi.

Kağıtta ev göründü. Şapkası ay yıldız olan cin önden girdi eve. Girişte sol taraftaki duvara elini uzattı. Komşumuzun kızı, buldu duvarda, dedi.

Hoca:

-Bayram Ali, tekrar tekrar gösterin çocuklara, dedi cinlere. Zaten cinler bu hocadan emir alıyorlardı anlaşılan, ne dese yapıyorlardı.

Biz birkaç kere daha ilacın yerini gördük. Bayram Ali, duvara elini bir yere sokup çıkardı. Oradaydı ilaç, emin olduk.

Hoca:

-Bayram Ali, el sallayın çocuklara mendil de sallayın, dedi.

Bir baktık kağıtta üç kişi el sallıyor ve sonuncusunun elinde bir mendil. Kağıdın bir tarafından kayboldular. Görüntü siyah beyazdı ve akıcı değildi. Bir nevi güvenlik kamerası görüntüsü gibiydi.

Sonra eve döndük. Komşularımız ertesi gün başladılar çalışmalara. Evin duvarı neredeyse karış karış arandı. Sıvaları sıyrıldı duvarın içinde günlerce ilaç arandı fakat bulunamadı. Birkaç defa da beni tekrar yer göstermeye çağırdılar. Allahtan komşunun kızı da gördü de suç benim üzerimde kalmadı.

Günlerce süren aramadan bir sonuç çıkmadı, komşumuzun hastalıkları ve gelin-kaynana kavgaları yıllarca devam etti.

Yıllar sonra lisede psikoloji dersi hocamıza anlattım olayı. Meğer hoca bizi şartlandırmış. Gözümüzü kağıttan ayırmayınca bir de ne göreceğimizi hoca önceden söyleyince biz gördüğümüzü sanmışız cinleri. İlaç da ondan bulunamamış.

Hiç yorum yok: