FORMASINDAN ÇEKİLMEK


Galatasaray’ın UEFA Kupasını aldığı gece, Niğde’de kaldığım yerin balkonundan şehrin coşkusunu seyrediyorum. Bir gözüm de televizyonda. Bir fenerli olarak ilk aklımdan geçen:

-Bu fark uzun süre kapanmaz artık!

Evet, bir Türk takımının UEFA Kupasını alması, bir Müslüman takımın ilk defa bu kupayı alması falan tabi ki çok güzel. Fakat rekabeti ne yapacaksınız? Rakibinizi geçmek için artık UEFA Kupası da yetmiyor, Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olmak lazım. O bile kesmez ya, neyse. Bir kupanın alınabilirliğini göstermekle almak farklı şeyler.

Takımlar arasında bir rekabet var, böyle düşünmek doğal. Fakat insanlar arasındakine ne demeli. Bahsettiğimiz bir yarışma sınavındaki insanlar değil. Orada yarış olduğu zaten adından da belli. Bu başka bir şey.

Bir insanın bir başka insanın sırtına basmadan yükselmesi, bir şeyler başarması, ahlaki değerleri çiğnemeden, gayet güzel. Gururlanacak, övünülecek bir şey. Fakat aynı zamanda diğerlerini zan altında bırakan bir şey. Demek bu liseden cumhurbaşkanı olunabiliyor, o oldu sen olamadın! Halbuki, ne yaparsan yap bir kişi olabiliyor. Diğerleri açıkta kalacak ve de zan altında.

Şimdi, başaran kişi açısından bakacak olursak; başaran, olan, öne geçen başkasının sırtına basmamışsa, başkasını ahlak dışı engellememişse en masum olanı. “Ben ne yaptım bu insanlara” demekte haklı.

Bir başkası, bir şey olmak, başarmak, yapmak istememişse ( bu da bir tercihtir) olana, yapana, başarana bakmaz bile. Tebrik eder ya da başarmış arkadaşına destek olur, gurur duyar.

Burada en tehlikeli olanlar isteyip de başaramayanlardır. Bunlar daha ziyade, hedeflerine karşıya bakacaklarına, yanlarına rakiplerine baktıklarından geride kalırlar. Hırslarından ve de iyi hazırlanmadıklarından, ayrıca yeterli ölçüde çalışmadıklarından kondisyonları yetmez, öndekinin formasını çekerek kendisini geçmesini engellemeye çalışırlar. Eğer forma sağlamsa ve yırtılmamışsa, formayı çekenin işi daha zordur. Hem koşmak hem de öndekinin formasını çekmek olağanüstü güç gerektirdiğinden başarılı olamazlar. Yaptıklarıyla kalırlar fakat öndekini de bir miktar engellerler. Birinciliği yine alırlar ama bir rekor çıkmaz.

Evet, geride kalmak, geçilmek, ben nasıl başaramadım, nasıl geçemedim demek kabullenilmesi zor bir şeydir ama hayatın sonu değildir. O benden daha çok hak etti lafı duyulmaz pek, genelde çamur atmak vardır:

-Faul yaptı, hakem ondan yanaydı!

Etraf faktörünü de göz ardı etmemek gerek. Anne, baba, kardeş, eş, çocuk, akraba sürekli itham eder:

-O başardı, sen başaramadın, kafayı çalıştıramadın!

Bu ithamlar, başarmamayı seçen, hırsı olmayan insanları bile kamçılar ve artık o saatten sonra geçme başarma şansları olmadığından formasından çekenler kervanına onlar da katılır. Bu ülkede cumhurbaşkanlığı seçiminde kimse ölmezken muhtarlık seçimindeki kavgalarda bir sürü insan ölür. İki makam arasında mukayese edilemez farka rağmen ters ilişki ancak olayın algılama farklılığından kaynaklanabilir.

Meyve veren ağaç neden taşlanır ki? Meyvesinden yararlanmak için. Peki, formasından çekmek, engellemek, ben yapamadım o da yapmasın, ben başaramadım o da başaramasın demek niçin?

Evet, bütün engellere, formasından çekilmelere rağmen başarmış kardeşim, “ben ne yaptım onlara “ diye sorma, yoluna devam et. İt ürür kervan yürür!

Hiç yorum yok: