İYİ Kİ BAŞARAMADIM


Uygar toplumlarda herkes her işi yapmak zorunda değildir. Toplumsal işbölümü çerçevesinde herkes bildiği işi yapar, bilemediği işlerini de bilenler yapar. Böylelikle paranın dolaşım hızı da artar.

Ülkemizde ise herkes her işi yapmak zorunda olduğundan ve de herkes her işi bildiğinden asla belli konularda derinlik sağlanamaz, uluslararası alanda işini yapan olağanüstü başarı sağlamış meslek erbabı çıkmaz.

Yaşamımın başında her işi yapmamaya, her şeyi bilmemeye kararlıydım. Bildiğim işte, yaptığım işin en iyisi olacaktım.

Tesisatçıya kızıp tesisatçı, elektrikçiye kızıp elektrikçi ve tamirciye kızıp tamirci olmuştum kısa sürede. Bu meslek erbaplarının kaprisi yüzünden yapmak istediğim işi, bilmek istediğim şeyi öğrenme olanağı elimden alınmıştı çünkü.

Lavabosundan su fışkıran, elektrik tesisatı bozulduğundan karanlıkta kalan ya da bilgisayarı çalışmayan biri Nobel alacak bir çalışmayı nasıl yapabilir ki? Hele hele tamirci bulamadığı için evinde mahsur kalmış ya da dağ başında bir bilim adamı.

Az elektrikçi, az tesisatçı ve az tamirci olduysam da asla başaramadığım işler de oldu. Üniversite öğrencisiyken gittiğim tarlanın sahibi, yaptığım işi beğenmedi ve ertesi gün gelmememi istedi. İddialı olmasam da başarısızlığımın yüzüme söylenmesi hiç de hoş bir şey değildi. İşe de ihtiyacım vardı oysa.

Pamuk toplarken de ilk gün kırkbir, ikinci gün onaltı kilo toplayınca, böyle gidersem ileride aç kalacağımı söyledi etrafımdakiler. Ortalama seksen kilo toplamak gerekiyordu.Ben tertemiz topluyordum pamuğu. Oysa para kozalağın temizliğine değil toplanan pamuğun kilosuna ödeniyordu.

Bahçede  topladığımız odunları eşeğe yükleyemeyince babam isyan etti:

-Öğretemedik bir türlü!

Evet öğrenememiştim. Fakültede öğrendiğim talep elastikiyetinin ise babama bir yararı yoktu o anda.

En hayırlı başarısızlığım ise esnaflık denememde oldu. Beşinci defa alacağımızı almaya gittiğim borçlu, camın önünde beklerken alacağımın beş katı tahsilat yaptığı halde bana boş kasayı göstererek para yok dedi. Ben de "şimdi bu kadar para tahsil ettin, neden yalan söylüyorsun" deyince pişkin borçlu:

-Senden esnaf olmaz, ben yok diyorsam yoktur, dedi.

Ben de bu söz üzerine memur olmaya karar verdim. Çok da memnunum halimden ve asla esnaf olmayı düşünmüyorum.

En güzel başarısızlığım ise, kasabadaki muhasebecinin tecrübesiz olduğum gerekçesiyle beni işe almaması oldu. Yüz elli lira maaşla çalışmaya razı olduğum halde işe alınmayınca çaresizlikten girdiğim sınavı kazanarak iki bin lira maaşlı bir işe girdim çünkü.

Hiç yorum yok: