İNSANLIĞA MİRAS



Eve ne zaman elimde bir kitap veya cd ile girsem ilk iş oğluma gösteriyorum:

-Mirasıma ilave ediyorum, yaşadın!

Evet, oğluma bırakacaklarım hazır sayılır. Bol miktarda kitap, cd, bir site (Erkan'ın Yeri), biraz yazı, bir ev ve bir araba. Yükte ağır, pahada hafif. Bir keresinde, bir cd'den bir parça dinlemiştim. "Babam bana bunu bıraksa yeterdi" diye düşünmüştüm. Ben ise oğluma bunun kaç katı cd bırakıyorum. Yetmez mi? 

Evet, oğluma bırakacağım miras hazır ama insanlığa bırakacağım hazır değil henüz. Niyetim, daha ömrüm olursa insanlığa da bir şeyler bırakmak. Planım ve hayallerim çok güçlü fakat ne kadarı gerçekleşir bilemiyorum.

Bildiğim, eğer gerçek olursa bir gün, adım dünyada bir çok cami, kilise, havra ve hindu tapınağına verilir. Dünyanın her yerindeki cadde (sokak olmaz ayıp olur), park,  havaalanı gibi yerlere de adım verilir. Mezarıma dünyanın her yerinden ziyaretçi gelir. Hatta geçenlerde bu gözle bakınca Yeni Germencik Mezarlığı'nın da yetersiz kalacağına kanaat getirdim.

Hayallerimi gerçekleştirebilirsem tabi ki. Yoksa mezarlık fazla bile gelir. Germencik'ten başka bir filozof çıkana kadar.

İnsanlığa bırakmak istediğim miras, sosyal bilimlerde bazı konuların matematiksel ispatlarının olabileceği. Yani iki kere ikinin sosyal bilimlerde de dört edebileceği.

Bütün konularda olmasa bile ispat edilmiş konularda olsun insanlığın kafa yormaması. İnsanlığın bütün enerjisini diğer konulara yönlendirerek gelişmesinin hızlanması. Lüzumsuz konulara kafa yormamasını sağlamak.

Başlıyorum; nasıl matematikte sıfır toplamada, bir çarpmada etkisiz elemansa bazı insanlar da hayatta etkisiz elemandır. Faceboookta bazı fotoğraflarda isimsiz insanlar vardır. Fotoğraf çekilmiş zamanında fakat ne hikmetse yıllar sonra fotoğraftakiler bile hatırlamamaktadır bu kişileri. Kısaca etiketsiz denir böyle insanlara etiketlenememişlere. İlki bunlardır etkisiz elemanların.

İkincisi de benim gibi olanlar vardır. Fakülte dördüncü sınıftayız. Sınav sonuçlarının ilan edildiği panonun önünde ben ve dünyanın sekizinci harikası dediğimiz bir kız arkadaşımız.

-Dünya Ekonomisi birinci vize sonuçları asıldı mı panoya?

-Ne yapacaktınız?

-Notumu öğrenecekrim?

-Aaa, siz bizim sınıfta mıydınız, ilk defa görüyorum?

Evet, sınıfımız kalabalık olsa da dört yıl aynı sınıfta olduğumu farketmeyen sekizci harika için ben etkisiz eleman, o ise bizler için çarpan elemandı.

Sınıfa gireni, göreni çarpan bir kız. Yani sıfır gibi kız. Neyle toplasan etkisi olmazdı ama çarparsa sıfıra indirirdi. Sadece bizi değil hocaları da. Ömrünü formüllerden başka bir şeye bakmadan geçirmiş, profesör olduktan sonra etrafındaki güzellikleri farketmeye başlayan hocamız da sınıfa girer girmez farketmişti:

-Bugün yeni arkadaşlar var aramızda. Örneğin siz, daha önce neredeydiniz?

-Hocam alt sınıftan derslerim vardı, bugün sizi tercih ettim.

Hocamız tam anlamıyla nakavt, ağzı kulaklarında, çarpılmış vaziyette.

Evet, insanlığa ilk mirasımı bırakıyorum:

-İnsanlar ikiye ayrılır, etkisiz elemanlar, çarpan elemanlar!


Hiç yorum yok: