ETİKETİ SIRTINDA GEZENLER



Bir etiket makam sahibi olmak zordur, baştan söyleyeyim. Bir sürü emek, bir sürü sınavdan geçmek. O nedenle tabi ki hakkıdır etiket sahibinin etiketini kullanması. Benim itirazım; etiketin bir elbise gibi giyilmesi, olmadık yerlerde kullanılması.

Bir tatil yerinde iki çocuk kavga ediyor. Derhal birinin annesi diğerinin babası olay yerine intikal ediyorlar. Dayak yiyen çocuğun babası:

-Ben savcıyım, diye söze giriyor ki karşısındaki kendine bir çeki-düzen versin, haddini aşmasın, özür dilesin ve kavga başlamadan kendi galibiyetiyle bitsin.

Oysa karşısındaki ev kadını etiketine sahip olsa da bir anne. Hele çocuğu kavga eden bir anne ki adeta bir kartal, bir Sibirya kaplanı.

-Bana ne savcıysan, çocuğuna sahip ol, yoksa alırım terliği elime, ikinize de…

Tabi ki kavga başlamadan bitiyor. Çocuğu dayak yiyen etiket sahibi kendi yemeden oradan uzaklaşıyorlar.

***

Bir de etiketin elbise gibi giyilmesi var. Eskiden meclis, silahlı kuvvetler sigaraları vardı. Araba camında çıkartmalar: TBMM, Başbakanlık, Basın…

Ya da araç plakalarının olmazsa olmazları: DR, AV yazılı plakalar. Bir de BMF vardır ki izahtan varestedir.

Emekli Hakim, Emekli Albay yazan kapı zilleri. Kapısında adının başında DR yazdığı için komşularının çocuklarını muayeneye getirdiği maliye doçenti bilirim. Zor anlatabilmiş tıp doktoru olmadığını.

***

Bir de etiket çarpışması vardır ki çok tehlikelidir. Zamanında çekilmek gerekir çarpışmadan, yoksa hasar büyük olur.

Van’da bir köy karakolunun telefonu çalıyor. Komutan havalı:

-Vanlıyam, şanlıyam, kılıcı kanlıyam, bilmem nerenin karakol kumandanıyam, sen kimsen?

-Ben Van Valisiyim.

-Bırrrrrrr, sen benden de büyüksen!

***

Her etiket her yerde işe yaramaz.

Bir işyerinin avlusunda, zemin kattaki misafirhaneden, bahçede bulunan bekçi kulübesindeki telefondan arandığı için banyodan çıkmış, aceleyle kulübeye doğru yürüyen, havluya sarınmış, başında baş havlusu bir eleman. Bunu gören biri yanına çağırıyor ve soruyor:

-Kimsin sen?

(Yani burada mı çalışıyorsun, misafirhanede mi kalıyorsun anlamında)

Havluya sarınmış durumunun farkında olan adam, etiketlerini sayarak durumdan kurtulmaya çalışıyor:

-Ben, ..mühendisleri derneği yönetim kurulu üyesi, .. federasyonu merkez delegesi,…mühendis….!

-İyi, memnun oldum, ben de …müfettişleri derneği üyesi…, bu ne hal, bu kılıkta bahçede dolaşmaya utanmıyor musun?

***

Bazı etiketler ise çok uzundur isme varana kadar yorulur insan. Ondokuzmayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Ordinaryüs Profesör Doktor: adı da uzunsa taşımak da zor olur.

***

Bazı etiketler ölürken bile işe yarar. Bazı kurumların cenaze yardımı yönetmeliklerinde açıkça belirtilmiştir. Kimlere resimli gazete ilanı, kimlere resimsiz, kime ne tören yapılacak vs.

Kiminin salasında söylenir:

-Emekli Noter Başkatibi….

Kiminin mezar taşında yazar:

-Tapudan Emekli..

Öbür dünyada işe yarıyor mu bilmem.

***

Kimi etiketle doğmuş sanırsınız. Onsuz yapamaz. Kendini çıplak hisseder ki o nedenle emekli olamaz.

Bana sorarsanız, etiket insanın ekmek parasını peşinde geldiği yerdir. Onunla doğmamıştır, onunla ölmeyecektir de.

Ne demiş şair:

-Ne insanlar gördüm üzerinde etiket yok, ne etiketler gördüm altında insan yok!







Hiç yorum yok: