EVLİLİKTE DİRSEK TEMASI



İnsan, yaşamında yeni olan, belirsiz olanla karşılaştığında algıları değişir. Merakını gidermek kaygılarını azaltmak için de dikkatini o tarafa yöneltir, her konuşulanı dinler, sorar, öğrenmeye belirsizliği gidermeye çalışır. Sünnet, askerlik, evlilik, üniversite, iş yaşamı vs.

Askerlikle ilgili çok şey anlatılmasına karşın işe yarar hiçbir şey anlatılmaz. Bu hem bakış açısından hem de zaman farkından kaynaklanır. Rahmetli kayın pederim paramı yastığa nasıl saklamam gerektiğini uzun uzun anlatmıştı. Askerde gördüm ki fermuarlı keseler satılıyor, yastıkta saklamaya gerek yok.

Askerlikle ilgili en klasik ve en değişmez tavsiyeyi ben yapayım.Askerde yeni bot giyildiğinden, o bot da ilk günler mutlaka vurduğundan ayağınız yara olur. Herkes de aynı anda revire gidemeyeceğinden, en iyisi yanınızda kas gevşetici merhem götürün yeter.

Evlilikle ilgili de genelde kişiler kendi tarafından gördüklerini anlatır. Evlenecekler bir nevi savaşa gidecekmiş gibi hazırlanırlar. O nedenle çiftlere söylenen ilk söz, “ayağına bas” olur. Ezdirme kendini, nasıl başlarsa öyle biter, tavrını baştan koy, gibi.

Ben ise dirseğe dikkat diyorum. Dirsek mesafesinden kaçının. Geçen bir mail geldi. Tehlikelere karşı nasıl savunulacağını anlatıyor. En sonundaki tavsiye ise:

-Dirseğiniz vücudunuzun en güçlü yeridir. Bütün gücünüzle vurun!

Günaydın, yirmi yıl önce neredeydiniz?

Yıllar önce Erzurum-Erzincan yolunda bir mola yerinin karşısındaki tepenin bir bölümünde kar vardı. Temmuz ayında gördüğümüz bu karın nedeni dağın bu kısmının sürekli rüzgar alması ve güneş görmemesiymiş. O nedenle on iki ay erimezmiş kar.

Evli erkeklerin de vücudunun böbrekler mevkiinde beyaz bir bölüm vardır. Kardan değil ama, çukur olduğu için güneş görmemesinden beyaz kalır o bölüm, ne kadar güneşlenilse de.

Çıkma ve nişanlılık devresinde çiftler genelde karşılıklı oturur, romantik bakışlar vs. O nedenle dirseğin bir önemi ve işlevi yoktur. Çiftler evlendikten sonra ise artık yan yana oturmaya başlar. Gezmede, arkadaşlarla yemeklerde, otobüste vs. İşte dirsek bu aşamada ortaya çıkar. Adam bir cümleye başladı, bir espri yaptı, kalkma vakti geldi, kadının dirsek darbeleri başlar. Bir nevi reflekstir bu, bilinçli değildir. Refleks, kadının “dirseğinizi vurun” konulu maili okumamış halidir. Yani bilinçli değildir.

Benim evlenecek erkeklere naçizane tavsiyem: evlilik hep karşılıklı bakışmak değildir, evlenmeden yan yana da oturun, mümkünse dirsek darbesi şiddetini ölçün ya da bir karın kaskı alın.

Dirsek, doğal olarak sadece kadınların silahı değildir. İhtiyaç halinde erkek de kullanır dirseğini içgüdüsel olarak. Benim de var böyle bir hikayem.

Şimdi, bugünün rakamlarıyla anlatmaya çalışayım ki dirseğin ne şiddette çalıştığı anlaşılsın. Fakülte son sınıfta ayda üç yüz lirayla geçinirken ertesi yıl işe girdiğimde iki bin lira almaya başlamıştım. Üzerine de beş bin lira harcırah vermesinler mi. Yani öğrenciyken geçindiğim paranın yaklaşık yirmi katı. Para banka hesabına yatmıyor elden veriliyor o zamanlar. Veznedar da parayı hepsi beşlik olmak üzere önüme koydu. Yaz günü kıyafet gömlek-pantolon, çanta taşıma alışkanlığım da yok. Ben de parayı ikiye böldüm, iki yan cebime koydum. O halde pazar yerinden geçerek bankaya gideceğim. Pazar yerinde de sürekli yan kesiciler kapkaççılar olduğunu duyuyoruz.

Şimdi, ben ömrümde ilk defa sahip olduğum o kadar nakit parayla pazar yerindeki kalabalığın arasından geçerek bankaya gidiyorum. Bana göre herkesin gözü benim paramda, o nedenle ellerim ceplerimde paraların üzerinde tetikte bir vaziyette.

Tam o sırada arkamdan biri boğazıma sarıldı. Ben tetikte olduğumdan sağ dirseğimle bir vurdum ki bana sarılanın elleri boğazımı bıraktı bir metre geriye düştü. Geriye döndüğümde bir baktım ki İstanbul’dan tanıdığım Süleyman iki büklüm eğilmiş karnını tutuyor, bir yandan da haykırıyor:

-Ne yaptın Erkan Abi?

Süleyman, İstanbul’da üniversite öğrencisiydi. Hemşerimizdi, birlikte eski galata köprüsünün altın çok bira içmişliğimiz vardı, beni de çok severdi, ben de onu. Beni görünce sürpriz yapmak istemiş, o nedenle arkadan boynuma sarılmış.

Aldım yemeğe götürdüm, durumu anlattım, dirseğimin açtığı yaraları tamir etmeye çalıştım.

Hiç yorum yok: