EVİNİZDE TAŞ YOKSA



Bazen bana derler ki; ne çok hikayen var, ya da geçen bir arkadaşımın dediği gibi, herkes bana hikaye yaratmak için uğraşıyor. Ne yapayım, kabahat bende değil. Rastlantı mı bilmem ama doksan bir körfez savaşında Adana’da, Nevruzda Siirt’te, körfez depreminde Adapazarı’nda görev yaptım. Bunlar hemen aklıma gelenler. Tabi ki bir köylünün uzaylı görüp taşladığında da Eşme’de görevdeydim.

Orada olduğumu bilen arkadaşlarım da medyada göremediklerini benden öğrenmek için devamlı arıyorlardı. En çok sordukları ise:

-Köylüler neden taşlamışlar uzaylıyı?

Düşündüm de; taş köylünün en önemli silahı. Tepkisini gösterme aracı. Köpek görüyor taşlıyor, yılan görüyor taşlıyor, ne yapsın, uzaylıyı görünce? Tabi ki taşlayacak.

Bir gün gece yarısı sokakta bir köpek havladı. Oğlum uykusunda sıçradı. Balkondan köpeği kovalamaya çalıştım, nafile. Bir türlü gitmiyor, havlamayı da kesmiyor.

Şimdi büyükşehirdesin, evdesin, sokakta sürekli köpek havlıyor ve çocuğunu uyandırıyor. Doğal olarak hemen evde taş aramaya başladım. Evde bir sürü lüzumsuz araç gereç olmasına karşın taş yoktu. İyi ki de yoktu. Olsa da işe yaramayacaktı çünkü. Her taraf ev, araba ve insan. Atsan mutlaka birine veya bir şeye gelir başın belaya girer.

Taş yok madem ne yapayım diye düşündüm. Baktım mutfakta kurabiye duruyor masanın üzerinde. Eşimin ilk denemesi olduğu için öyle bir sert ki diş geçirmek mümkün değil (Bazı otoriteler yoğurdun az konduğu görüşünde).O nedenle uzun süredir masanın üzerinde.

Aldım elime birkaç kurabiye, camı açtım ve ısrarla havlayan köpeğe attım. Böğrüne geldi köpeğin. Artık kurabiyenin sertliğinden mi, atış hızından mı, nasıl canı yandıysa öyle bağırdı ki bir daha ne bizim sokakta havladı ne de mahallede görüldü.

Hiç yorum yok: