ARAŞTIRMA KAZASI


Televizyonda izlemiştim. Medyayı anlatan, bir televizyon kanalında olan biteni anlatan bir diziydi. O bölümde gösterilecek iki dizi için araştırma yapılıyordu. Sokaktan rastgele toplanan kalabalığa dizi izletiliyor ve fikirleri soruluyordu.

Araştırmaya konu dizilerden biri aşk diğeri savaş üzerineydi. Savaş konulu dizi büyük beğeni toplamıştı izleyenler arasında. Doğal olarak da bu dizi yayınlanmaya başlıyor.

Pazar araştırması niteliğindeki bu çalışmaya rağmen dizi büyük bir başarısızlığa uğramıştı. Bu sefer de anket çalışmasına rağmen dizinin neden sevilmediğinin araştırması yapılmıştı. Sonuç çok ilginçti.

Sokaktan rastgele toplanarak dizi seyrettirilen topluluğun tamamı Malul Gaziler Derneği üyeleriydi. Dernek kongresinden çıkmış sokakta yürürken tesadüf eseri araştırmaya dahil olmuşlardı. Tabi ki aşk konulu dizi yerine savaş konulu diziyi tercih etmişlerdi.

Bu araştırma kazasından sonra bir kaza da ülkemizde bir kamu kurumunda yaşanmıştı ama kaza denebilirse tabi ki buna.

Kamu gücü büyük bir güç. Rakamlar, yetkiler, sayılar gerçekten büyük. Bu kadar büyüklüğün arasında bir çok yanlış da kaynayıp gidiyor.

Bu yanlışlardan biri de, her yeni gelen yöneticinin bir ürün çıkarmasıdır. Ki ileride denilebilsin, bunu ben yaptım. Çoğu tutmaz, bir şekilde unutulur, diğer malların arasında bir şekilde satılır gider. Fazla hasara neden olmadan atlatılır bu girişim. Yönetilen de alışmıştır artık. Yeni gelen isteyecek, yapacaklar, bir şekilde satacaklar ve heves alınacak.

Gittiğim bir yerde gördüm, bu sefer çıkan ürünü. Araştırma geliştirme masrafından tasarruf edilsin diye yurt sathındaki bağlı birimlere gönderilmişti ürün ve fikir soruluyordu. Ucuza anket çalışması yani.

Denedim. O kadar berbattı ki hemen denemeyi kestim. Sordum ne diyeceksiniz, diye. Müdür, ne diyebiliriz ki güzel diyeceğiz. Kötü deme şansımız var mı? Yoksa kendimizi Hakkari’de buluruz.

Sonunda ürün çıktı. Halk da aynı fikirde olmalı ki tutmadı, satılmadı. O kadar tutmadı ki diğer ürünlerin yanında bile satılmadı. Hatır gönül de işe yaramadı, teşvikler de. O kadar berbat bir üründü anlayacağınız.

Bir görev nedeniyle gittiğim güneydoğuda, müdürü bir telefon yoğunluğu içinde buldum. Elde kalmış o ürünler toplanmış iki tırla oraya gönderilmiş. Körfez savaşından kaçarak ülkemize sığınan peşmergelere dağıtılarak eritilmesi düşünülmüş o kötü ürünün.

Fakat bu işlem için geç kalınmış. Tırlar gelene kadar savaş bitmiş, peşmergelerin büyük bir kısmı geri dönmüş. Dönmeyenler ise bedava bile olsa ürünü almak istememişler. Düşünün nasıl bir piyasa araştırması ile üretildiyse bedava bile istenmiyor. Müdürün telaşı da ürünü telef eden olmamak, sorumluluğu almamak. Mümkünse sorumluluğu gerçek sahibine iade etmek.

Sonra ne oldu bilmiyorum. Nasıl eritildi iki tır ürün. Kime, nereye ne şekilde verildi? Bildiğim o ürün nedeniyle kimseden hesap sorulmadığı. Bu piyasa araştırması cinayetinin ve sonucu üretilen ürünün diğer yanlışlar gibi bir şekilde kapı arkasına süpürüldüğü.

Hiç yorum yok: