HAKKARİ-2002

Yıl 2002, mevsimlerden sonbahar. Van-Hakkari yolundayız. Teypte İbrahim TATLISES söylüyor. Turizm Rehberi gibi bir şoförümüz var. 

-Efendim burası kırk virajlar denen yer. Ben saydım kesintisiz kırk değil. Önce otuz viraj var ardından on tane daha.

Buralarda bir araba kovalama sahnesini çekmek ilk hangi yönetmenin aklına gelecek acaba?


-Şu solda görünen Hoşap Kalesi olup günümüzden 350 yıl önce yapılmıştır. Karşısındaki çay ocağında bir çay içelim.

Çizgi filmlerde fantazi olarak çizilen şato ve kalelerin aslı ve canlısı var bizde. O kadar muhteşem ki. Keşke o tepeden çekebilseydim bir fotoğrafını. Ve açık olsaydı da içini gezebilseydim.


-Şu sağdaki karakola üç sene önce roket atılmış olup....

Simsiyah duvarlar..

-Soldaki köprü yetmişli yıllarda Deniz Gezmiş ve arkadaşları tarafından yapılmış olup Gençler Köprüsü olarak anılmaktadır.

Köprü inşa eden gençlikten roket atan gençliğe...



Nihayet varış. Güzel bir yere benziyor. Söylenenler abartılı. Sınır şehirlerinin canlılığı var.
      

Rivayet odur ki; bir polis memuru kendisini arayan eşine, “Sümbül bana, ben Sümbül'e bakıyorum” demiş. Eşinin bu cevabından huylanan kadın telaşla Hakkari’ye gelmiş. Sümbül’ün, Hakkari’de herkesin bakmak zorunda olduğu  bir dağ  olduğunu öğrenmiş.



Her biri bir yerden gelmiş personelimizin bir bölümü. Aynı zamanda, aynı yerdeyiz, 2002-Kasımında Hakkari'deyiz. .

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Benim röportaj kadar olmasa da, fena halde etkilendim. Keşke daha uzun olsaymış.

R.Erkan SEZGİN dedi ki...

Senin röportajı hiç bir şey geçemez zaten:)))

Aslında benim de etkilendiğim yerlerden biridir. İleride daha uzun yazmayı düşünüyorum.Şimdilik foto-roman tarzını deniyorum:)))