GENÇLİĞİN SIRRI BEKARLIK MI?



Kamuflaj, sadece askerlikle ilgili bir şey değil. Belki gerçek hayatta daha fazla. Ayrıca askerde sadece bedenler kamufle edilirken gerçek hayatta kişilikler de kamufle ediliyor. O nedenle, olduğunu bildiğimiz halde tabelalarını görmüyoruz.



-Buz Beyazı Eroin İmalat Tic. San. A.Ş.

-Sarı Lale Esrar Üretim Dağıtım A.Ş. 

-Muhabbet Kuşu Pez. Hiz. Ltd.Şti 

-Cia Kışkırtma Merkezi Müdürlüğü 

-Malı Götür Tefecilik Hizmetleri Kadıköy Şubesi 

-MOSSAD Tarikatlara Yardım ve Sızma Eğitimi Merkezi 

Bu tabelalar yok diye bu işler yapılmıyor, bu işlerin yapıldığı yerler yok anlamına gelmiyor. Bu işler ve bu işleri yapan kişiler var ama başka kılıkta kamufle edilmiş halde. Öğrencilik yıllarımızda gittiğimiz kahvede kumar oynayanları kamufle ediyorduk. Bizden oyun saat parası alınmazdı. Çay parası bile alınmazdı neredeyse. Kahveci sadece kumarda dönen parayı takip ediyor, çok daha fazlasını kumardan el değiştiren paranın yüzde onunu teşkil eden manodan kazanıyordu. Üstüne üstlük bütün gazeteleri de alırdı, cumhuriyet hariç. Kumarcıların rahat edebilmeleri için de kızların giremediği tek kahve olmuştu kampus civarında. Feminist kızların hücumları başarıyla savuşturulmuştu. 

Bir defa bizden oyun parası istenince toplu halde Avcılar Kulübüne transfer olmuş, birer fahri avcı kimliğimiz bile olmuştu. Biz gitmeyince kahvede yanık oynayan iki büyük masa ile birkaç okey masası sırıtmış kalmıştı. Kahveci ayağımıza gönderdiği garsonuyla oyun parası alınmayacağı garantisi vermişti. Kamuflaj o kadar önemliydi. 

Düşünüyorum da, herhalde tipimin ortalama Türk insanı tipi olmasından olsa gerek genelde kamuflaj işlerinde teklif bana gelirdi. Bu nedenle kaldığım öğretmen evinin müdür yardımcısı ilk teklifini bana yapmış, benim birlikte yemek yediklerimin haberi olmadan kamuflaj sağlamaya çalışmıştı. 

Kamuflajımızın konusu hayırlı bir işti. Ki çok severim, sevaptır. Akşam yemeğinde şehrin üst düzey bürokratlarından bir beyle, şehre görevli gelmiş bir kadın tanıştırılacakmış. Biz de masada kalabalık yapacağız ki etraf anlamayacak. 

Akşam oldu. Masada yerlerimizi aldık. Sadece müdür yardımcısı ile ben otuzlu yaşlarda, diğerleri elli yaş üzeriydi. Tanışma faslından sonra yemeklerimizi söyledik. Masa donatıldı. Damat adayı da gelin adayı da birbirine pek uygundu. Gelin adayı evlenip boşanmıştı ama damat adayının nasıl bunca yıl evlenememiş olmasına şaşırmamak elde değildi. Yakışıklı, bakımlı, iş, makam, mevkii hepsi vardı. Baktık ki ilk izlenim birbirlerini de beğendiler. Derin bir oh çektik ki çok önemliydi ilk izlenim. 

Normal bir yemek havası ile kamufle edilmiş akşamımızda muhabbet de kamufle edilmişti doğal olarak. Çiftimiz daha sonra baş başa kalacaklardı birbirlerini beğenirlerse. Laf nasıl geldiyse geldi, damat ile ne için masada olduğundan habersiz il müdürü, sağlıklı yaşam muhabbetine başladılar. 

-Efendim sarımsak kaç diş demiştiniz? 

-Melisayı ben de duydum. 

-Kantaron için evet öyle diyorlar. 



-Ben de size şu tarifi vereyim kolesterol için. 

-Kağıdınız var mıydı? 

Muhabbet öyle bir aşamaya geldi ki, masa ikiye bölündü. Damat adayı ile o il müdürünün sağlıklı yaşam muhabbeti ile gelin adayı, ben ve yardımcı arkadaşın ilişkiler, aşk ve evlilik muhabbeti. 

Sağlıklı yaşamcıların birbirlerine tarif yazabilecekleri not kağıtları tükendi. Bizlerden aldıkları kağıtlar da bitince baktım, garsondan istedikleri peçetelere yazmaya başladılar birbirlerine tavsiyelerini. 

Bizim konuyu aşk ve evliliğe getirerek damat adayını konuya çekme çabalarımız boşa çıkınca gelin hanımın gülerek dokundurmaları başladı: 

-Bula bula bana bunu mu buldun? 

-Ne yapalım abla elimde bu vardı. 



Sonunda gecenin geç bir vakti kalktık. Hayırlı işi başaramamış ama sağlıklı yaşam konusunda donanmış olarak. Damat adayının nasıl bu kadar genç ve sağlıklı kalabildiğinin sırrını da öğrenmiş olduk, içimizde bir şüpheyle. 
-Genç ve sağlıklı bir yaşamın sırrı, kadınların olmadığı bir yaşam mı yoksa evlenmemiş olmak mı?

Hiç yorum yok: