DERBİ YERİNE ÇİZGİ FİLM SEYRETMEYİN!


Çağımız imaj çağı kabul. Yanlış anlaşılan; imajın olanın tanınmasına yardım ettiği, bir nevi bir başlangıcın kıvılcımı olabileceği. Ancak asla imajın olanın yerine geçemeyeceği. Aslında bir şey yoksa en iyi imaj çalışmasını yapsanız da imaj olmayanı var edemez.

Yıllar önce bir şehirdeyim. Ortalık yıkılıyor. Reklam, pankart bir lokantanın açılışı var. Ertesi gün denemeye karar verdik. Gittik. Gerçekten etkileyici bir dekorasyon. Tabak, çatal bir lüks bir şatafat sormayın gitsin.

Hemen söyledik yemeklerimizi. Yemekler geldi servis de harika. Fakat o ne? Yemekler berbat. O kadar reklamı dekorasyonu düşünen işyeri sahibi iyi bir aşçı istihdam etmeyi düşünememiş.
***
-Maçı nerede seyredeceğiz?
-Sahilde çok güzel bir yer var orada seyrederiz. Arkadaşlar yer tutmaya gittiler.

Maça daha çok var. Yerimiz tutulmuş rahatız. Bir yandan da telefon trafiği devam ediyor. Hem Fenerbahçenin hem de Galatasarayın Avrupa maçları var. Fenerbahçenin maçı dışarıda yer minderlerinde, galatasarayın ise içeride seyredilecekmiş, her iki yerde de yerler tutulmuş önden gidenler tarafından.

Maçın başlamasına onbeş dakika kala telefon:
-Elektrikler kesilmiş, bizi göremezseniz kapıda bekleyelim.

Karanlıkta bulduk elemanları. Olay bir maç seyretmekten öte ailecek güzel bir yaz akşamı geçirme kıvamına gelmiş. Çoluk-çocuk yıldızların altında dalga sesi eşliğinde maç seyredilecek.

Herkes tuttuğu takıma göre yerlerini aldı. Ben yaz akşamları asla içeride oturmama kuralıma göre dışarıdayım. Elektrikler hala kesik, gelir nasılsa.

Yer çok güzel. Denize sıfır, müthiş bir dekorasyon ve yüzlerce insan. İğne atsan yere düşmez. Derken elektrikler geldi. Yan taraftaki daha mütevazı restoranda maç başladı. Beş-on dakika sonra içerideki galatasarayın da maçı başlayabildi. Biz ise çizgi film seyrediyoruz. Maçı yayınlayan dijital platformun aynı anda iki maç yayınlamasından mı bilinmez bir türlü fener maçını bulamıyor görevliler.

Şimdi müşteri gözüyle, dışarıdakilerin gözüyle olaya bakalım. Takımın Avrupa kupası maçı var önemli. Maçı izlemek için paraya kıyılmış, şehrin en güzel deniz kenarındaki muhteşem manzaralı dev ekranında izlemek üzere saatler öncesinden yer tutulmuş. Yer minderlerinde oturulmuş, maç saatine kadar yemekler yenmiş içkiler içilmiş. Elektrikler kesilmiş, jeneratör olabilir, hadi yok diyelim ama insan bir kanalı ayarlayamaz mı?

O nedenle bağırıyordu takımın formasını giymiş göbekli adam:


-Ben maç seyretmeye geldim, çizgi film değil!

Ardından elektrikler tekrar gitti. Bir süre sonra tekrar geldi. Önce yandaki restorandan maçın sesi geliyor, sonra içerideki maçın ve dışarıda tekrar başlıyor çizgi film. Maç bulunduktan beş dakika sonra tekrar elektrikler gidiyor.

Bu bütün gece devam etti. Bari ikinci yarıyı seyredelim, yok son yarım saati yok on dakikayı derken maç bitti. Her kesintide azaldı seyirci. O saatten sonra başka bir yere gitmek de zor. En acısı ise maçı on dakika seyredemeden yüklü hesabı ödemekti herhalde.

Sormakta haksız mıyım? Bir sahil kentinde deniz kenarında restoran açmayı başaran, yer minderlerine, dev ekrana ve maç yayınına abone olmayı düşünen müteşebbisimiz, jeneratör almayı akıl etmek neyse de kanal ayarlamayı öğrenmemiş veya bilen bir eleman istihdam edememiş.

Hiç yorum yok: