LAFI İADE ETMEK

Bu hazır cevaplık mı, soğuktan donanı buzla ovmak mı, niyet okumak mı, lafı ağzına tıkamak mı, bilmiyorum. Zaten bilinçli bir şey değil. Öyle denk geldi. Ağzımdan öyle çıktı. Belki bir tepki ama iyi bir tepki. Ağzının payını vermek belki de. Tanım yapmak, bir yere koymak, kategorize etmek şart mı? Ben anlatayım, siz ne yaparsanız yapın.

Köyden kasabaya gelmiş, beş çocuklu bir aile olarak yaşama tutunmaya çalışıyoruz. Babamın doğru-dürüst bir işi yok. Tarla bahçe de yok. Kiralanmış tarlada ortak tütün ekmek, tarlaya bahçeye yevmiyeci olarak gitmek gibi çabalarla hem yaşama tutunmaya hem de okuyup bir iş sahibi olmaya çalışıyoruz. Dördümüz sınavları kazanmışız yatılı okuyoruz, yazları da çalışıyoruz. Bir yandan da yaşama tutunup iş sahibi olan büyükler de küçüklerin elinden tutuyor ve herkes yavaş yavaş yaşamda yerini almaya başlıyor.

Mahallede ve tanıyanlar da bir merak, bir şaşkınlık hali; nasıl oluyor bu? 

-"Yaşamın zorluklarına göğüs gerdiler, amacı doğrultusunda hiç bir engel tanımadılar", gibi bir yorum aska duyulmaz. Zira aynı şartlarda olup başaramamış olanlar zan altında kalırlar. Sen niye yapamadın?

Genelde duyulan şudur:

-Hazine buldu, piyangodan çıktı, uzaktan akrabası yardım etti, torpili var...

Liste uzayıp gider. Bir de o zamanlar şu söz vardı:

-Moskova'dan para geliyor. 

Hangi hizmetin karşılığı ise artık. Daha çok sol görüşlülere söylenirdi bu.

Bir gün kahvedeyim. Mahalleden bir genç de kahvenin garsonu. Sabah saatleri, kahvede kimsecikler yok. Bana çay getirdikten sonra merakına daha fazla dayanamayarak sordu:

-Babanın işi yok. Hepiniz de okuyorsunuz. Nasıl başarıyorsunuz bunu?

-Moskova'dan para geliyor.

-Onu demek istemedim, hani hepiniz okuyunca, ben de okumak istiyorum da ondan sordum, diye olayı toparlamaya çalıştıysa da bir daha ne o böyle soru sordu, ne de başkası. Her görüşümde hala başını öne eğer, utançla.

***

Yıllar sonra Tekel'de çalıştığım zaman, görevli gittiğim bir yerde, sayımları yaptıktan sonra kaldığım otelden lokantaya doğru giderken, bir büfeden tekel 2000 sigarası istedim.Bayi :

-Tekelden vermediler, Müfettiş gelmiş, satış yaptırmadı pezevenk, dedi.

Ben de kimliğimi göstererek:

-O  pezevenk benim, dedim.

Bunun üzerine bayi binbir özür dileyerek beni buyur etti. Kendisine iki yılda bir gün müfettişin sayım yapmak için satışı kestiğini, satış yapılırken de sayım yapılamayacağını anlattıktan sonra neden böyle bir tepki gösterdiğini sorunca, anlattı:

-Otuz ağustos günü tatil olduğundan, otuzbir ağustosta da aylık hesaplar nedeniyle satış yapılmadı. Bir eylül günü de siz satış yaptırmayınca sonuç olarak üç gündür mal alamıyorum. Para kazanmak bir yana da, gelen müşteriye yok demekten bıktım.

Peşin parası ile üç gündür mal alamamaktan sinirleri bozulan, gelene hayır demekten bıkan bayi haklıydı belki. Ama suçlayacağı kişi ben değildim.

Hiç yorum yok: