KADINLAR NEDEN UZUN YAŞAR?

Soruyu tersinden söylemek de  mümkün:
-Erkekler neden daha az yaşar?
-Kadınları uzlaştırmaya çalıştıklarından?

-Peki, erkekler olmasa kadınlar ne yapar bu dünyada?
-Kısa zamanda dünyanın sonu gelir.

-Nedir bu, kadınlara karşı önyargı mı kızgınlık mı?
-Bir erkek olarak konuyu doğru analiz ederek uzun yaşamaya çalışmak. Akıntıya kürek çekerek hayattan yorulmamak, enerjiyi beyhude yere harcamamak.Kondisyonu dikkatli harcamak.

Fakat yazının konusu yukarıda saydığım, tarafımca kesinleşmiş üç görüş değil. 

-İnsanın en güçlü duygusu adalet duygusudur.

Evet, bir erkek bu dört konuyu bilirse, inanırsa ve uygularsa daha uzun yaşar mı bilmem ama daha kaliteli yaşar. Orası kesin.

Örnek bir:
-Tek başına yaptığın işi bu defa dokuz kişi yapıyorsun. Fakat kavga çıkıyor. Mantıklı değil tabi ki. İşin dokuzda bire inmiş, kavga niye? İşin dokuzda biri adil dağıtılmamış, ondan.

Örnek iki:
-Bir kişilik işi iki kişiye yaptırın yine aynı sonucu alırsınız. İş yarıya düşmüştür ama adalet zedelenmiştir. Kavga bundandır.

Örnek üç:
-Askerde sürekli çavuşlardan dayak yiyen bir er, kendisine küfür etti diye revir çavuşunu bıçaklıyor. Merak ettim sordum. "Bölükteki çavuşlar her gün seni dövmüşler bir şey yapmamışsın da bunu niye bıçaklıyorsun sövdü diye" 
-Benim bölüğümdekiler ailedendir. Döver de sever de ama bu revir çavuşu. Dövemez de sövemez de.

Bir uzmandan dinlemiştim; kardeş kavgalarının nedeni ana-babadır. Çocuk ana-babanın adil davranmadığını düşündüğünden kardeşine düşman olur.

Yetmedi mi? Bir erkek, eğer etrafındaki kadınların arasında kalmışsa, onların arasındaki sorun çözümsüz olduğundan onlar arasında adil davranarak sorunu daha az hasarla atlatabilir.

Evet, zorunlu bir beraberlik oldu bizimkisi. Ben göreve gidince eşim hem küçük çocuk hem de iş uğraşmasın diye annem de bizde kalıyor. Muhtaçlık ilişkisi bir yerde. Herkes bunun bilincinde, bir ana-kız ilişkisi beklemeyecek kadar mantıklıyız. Zaten kadrolar da dolu. Ana da var kız da. 

Kadınları kızdırmak adına bir iddia daha atayım ortaya:
-Kadınlar doğumundan itibaren kadınlarla savaşa hazırlanır. Zamanı geldiğinde savaş baltalarını çıkarır gömdükleri yerden. 

Bizimki de öyle oldu sanırım zira başka mantıklı açıklamasını bulamadım. Bir gün bir yakın arkadaşlar oturmaya geldiler. Onlar gittikten sonra annem:

-Ayşe bana soğuk davrandı. Ben onu kimin doldurduğunu biliyorum.

İşe bak sen. Korktuğum benim de başıma geldi. Kısa sürede karar verdim.

-Kim doldurdu? Gelinin mi?

-Yok canım başka birisi.

Bu arada savaş baltasını çıkaran eşim:

-O kadar iyi davranıyorum sana, yine de yaptın yapacağını.

-Ben sen doldurdun demiyorum ki.

Son hamleyi yaptım:

-Anneciğim. Onu sana karşı doldurabilecek başka kimse yok ki. Dediğin laf o anlama geliyor. Hem neden doldursun ya da arkadaşın eşi neden sana soğuk davransın? Başka derdi vardır kadının.

Annem fena yakalanmıştı. Ayşe'yi eşimden başkası doldurmuş olamazdı zira başka ortak tanıdık yoktu. O da zaten biraz yakalanmış olmanın mahcubiyetiyle eşimi teselli etmeye çalışıyordu.

Düşündüm ki, ben bir ay daha evde olamayacaktım. Yokluğumda eşimle annem kavga edebilirlerdi veya birbirlerine ima-laf dokundurma her şey olabilirdi. Zor da olsa kararımı verdim, annemi evine gönderecektim ve göreve öyle gidecektim. Yoksa ömür boyu bu kavga sürerdi. Ayrıca haksız olan annem olduğuna göre hamleyi ben yapmalıydım ki eşime söz kalmasın.

Annem, gitmek istemedi.Özür dileyip kalmak istedi. Zira komşularına neden erken döndüğünü açıklayamazdı. Ama ben ısrar ettim. Bu olayda hatalı olduğunu, daha fazla kırgınlık ve sorun istemediğimi söyledim. Fakat ben evin en küçüğüydüm ve anneme hepimiz çok düşkündük. Kardeşlerim bu davranışımı hiç de hoş karşılamayacaklardı. Kavgalarını göze aldım, ne yapayım ki başka?

Annem gitti. Tren istasyonunda hala gitmemek için ısrar ediyordu. Sonunda gönderdim fakat korktuğum telefonların hiç biri gelmedi. Eşim de bu hamlem üzerine asla bu konuyu açmadı.

Bir kaç ay sonra merak edip anneme sordum. Kardeşlerim neden hiç bu konuda beni aramamışlardı?

-Hiç birinin haberi yok da ondan. Sen haklıydın oğlum. Benim o sözü söylememem gerekiyordu. Kalsaydım birbirimize laf söylerdik iyi olmazdı. Gelmek istemedim ama göndermen iyi oldu. Ben de kimseye bir şey söylemedim.

Taraflar arasında adil davrandığım için bir daha bunun gibi bir sorun yaşanmadı. Söylenecek sözü ben söylediğim için eşime söyleyecek laf kalmadı. Annem de eşimden duyacağı lafı benden duyduğu için o kadar kızmadı. Fakat üçümüz de hak ettiğimizde trene binen olacağını iyi biliyorduk.

Hiç yorum yok: