KÖFTEYİ KAPTIRMAK

Yaşamın getirdiklerini karşılama yönteminiz sonraki gelenleri nasıl karşılayacağınızı belirliyor. Yaşamın herkese aynı şeyleri getirmediğini, bu nedenle de herkesin karşılaştığı olaylara karşı farklı tepkiler verdiğini biliyorum. Herkes kendi tecrübesine göre hareket etmekle birlikte başkasının yaptıklarını kendi süzgecine göre yorumlamaya-yargılamaya kalkınca problem ortaya çıkıyor. Kişilere yanlış ünvanlar verme, kafasında yanlış yerlere koyma hatalarına neden oluyor.

Bu nedenle biraz empati yapmak, kişiyi kendi şartlarında değerlendirmek gerekiyor.

Efendim, Edirne'de bahçedeki kamelyada öğle yemeğindeyiz. Yemekte köfte var. Bir-iki dakika içinde yanımdaki bankta bir kedi belirdi. Öyle bir bakıyor ki, adeta köfteye kenetlenmiş durumda. Benim ise hiç de paylaşmaya niyetim yok.

Birincisi, kedileri sevmem. Sevmediğim biriyle sevdiğim bir şeyi asla paylaşmam.

İkincisi, kedinin bakışları beni zorluyor. "Köftenin birini ver kurtul". Benim ise zorlamaya aşırı reaksiyonum var. Bir şeyi yapmaya mecbur kalmaktan nefret ederim. Mümkünse aksini yaparım.

Üçüncüsü, eşitlikçiyim ben. Bu kediye verdik, arkası kesilmez ki. Zaten hepsi üç köfte. Buna verip diğerlerine vermemek adil olmaz.

Dördüncüsü, herkesin rızkı verilmişti ve bir yerdeydi. Bu kedi de rızkı neredeyse zahmet edip oradaki rızkını yemeliydi. Bir tepsi içinde, kamelyadaki bir masadaki üç köfte onun rızkı olamazdı, olsa olsa benim rızkımdı. Onunki nerede bilmiyordum. Ben benimkini bulmuştum. O da belki de bir çöp tenekesindeki rızkına doğru gitmeliydi.

Beşincisi, bu dünyada herkes kendine bir yer edinmişti. Kamelyada yemek yiyebilmek için az emek çaba harcamamıştım. Burayı hak etmeyenin burada köfte yemeye hakkı yoktu. Öyle benim canım istedi demekle olmuyordu.

Evet, ben bu düşüncedeydim. Onun ne düşündüğünü bilmiyordum. Ama bildiğim kadarıyla onlar düşünemiyordu ve sadece istiyordu.

Bu halde adeta bir ringdeydik ve herkes pozisyonunu koruyordu. Ben masada, kedi bankta birbirimizi süzüyorduk.

-Müdür Bey, galiba bu kedinin gözü benim köftede.

-Yok efendim, onlar her gün gelirler böyle, bir şey olmaz.

Son köfteden bir önceki köfteyi çatalımla bölerken kedi banktan hücum başlattı. O kadar hazırdım ki bu hamleye, derhal elimin tersiyle kediye vurdum. Kedi havada iki takla attıktan sonra yere düştü.

-Kusura bakmayın efendim, kedi köftelere değmiştir, değiştirsinler.

Ben de öyle düşünmüştüm. Her şey bir kaç saniye içinde olup bitmişti. Kediye vurarak köftemi savunmuş ona kaptırmamıştım ama kedi köftelere temas etmiş olabilirdi.

Sonuçta, bana yeni yemek getirdiler, köfteler de çöpe atıldı. Ben köfteyi kaptırmıştım da kime onu bilmiyordum. Köfte için o kadar mücadele eden kedi mi yoksa doğru yerde doğru zamanda doğru yerde bulunmasını bilen bir başka kedi mi bilmiyorum.

Hiç yorum yok: