DÜNYANIN EN BÜYÜK HAKSIZLIĞI



Nerede, ne zaman, kim ve hangi cinsten, ırktan doğacağı insanın elinde değil. Doğuyorsun, kendine geliyorsun bir bakıyorsun ki:


Bir dere kenarında naylon çadırın önünde sepet örüyorsun, çingenesin, 

Bir halayın içindesin, kırosun, 

Almanya’da bir iftar sofrasındasın turkosun, 

Polonya’da gaz odalarının önündesin, yahudisin,


Gazze’de tankları taşlıyorsun, Filistinlisin,



Bir kilise korosundasın, kafirsin,

Amerika’ya köle taşıyan gemidesin, zencisin,

Evleneceğin zaman anlıyorsun ki alevisin-sunnisin.

İnsanın Allah tarafından yaratıldığı, dolayısıyla hangi cins, dil, din ve ırktan doğacağı Allah tarafından belirlendiği toplumun çoğunluğu tarafından kabul edilmekle birlikte; bir ötekileştirmedir devam ediyor.

Olay doğru yerde doğru zamanda doğanların yanlış yerde yanlış zamanda doğanlara zulmü şeklinde devam ediyor. Bu o kadar öyle ki; Gazze’ye bomba yağdıranların altmış yıl önce bir gaz odasında yakılacağı bir gerçektir. Arada sadece zaman farkı var.

Doğru yerde doğru zamanda doğduğu için diğerlerine öteki gözüyle bakanlara bir hikayem var. Bir gün bir arkadaş kahvede oturuyor. Fena halde morali bozuk. Arkadaşı soruyor, hayırdır?

-Sorma, dedem Yanni çıktı.

Olay şu: bir arazi anlaşmazlığında padişah tapularına kadar gitmek gerekmiş. Eski kayıtlara girince dedesinin rum olduğu anlaşılmış arkadaşın. Morali de ondan bozulmuş.

Yani, kimseye öteki diye bakmayın, derine inince kimin ne çıkacağı belli olmaz, o nedenle insan olmak yeterli.

Hiç yorum yok: