BU ALEMİN ZİRVESİ (Söyleşi)



Bir yerde çok asık suratlı bir sekretere rastladım. Dedim ki ona, “senin müfettiş benim sekreter olmam gerekiyormuş”. Sen de dağda derede-tepede dolaşırken, “evde soğan doğramam gerekiyormuş” dediğin oluyor mu? 

Evde soğan doğramam gerekiyormuş dediğim hiç olmadı, bundan sonra olacağını da hiç sanmıyorum. Zaten evde bir soğanım bilem yok ki doğrayayım, onları son gördüğümde hepsi tanımlayamadığım garip yaratıklara dönüşmüşlerdi :) Ama itiraf edeyim, Uludağ’da aşağı yukarı -18 ve de Klimanjaro’da -23 de sıkı bir biçimde donarken “Burada ne işim var benim?” diyerekten kendime haylice sövmüşlüğüm oldu! 

Hamiş; Bu soğan sorusuyla birinin yarasına bastın ya neyse :) 

Bu Nasuh Mahruki’ye bakıyorum bazen. Dert yok tasa yok, ev yok dünek yok (yeni evlendi galiba), amir yok memur yok, hanım yok çocuk yok ve de sanki yaşam gailesi yok. Gez babam gez. Benim gördüğüm o. Kendime baktığımda ise yani tembelim kabul de hiç öyle dağa çıkacak, ana kampta 15 gün kalacak(yıllık iznim yirmi gündü ilk zamanlar) durumum da yoktu.
Seninki de böyle mi? Hiç çalışmadın mı 8-5, ya da ev-dünek yok mu, iş- güç de yok, yaşam sadece gez-toz mu?

Nasuh’u bilmem ama bendeki varları yokları sayacak olursak; Dert var, Tasa var, Ev var, Dünek yok, Çocuk yok, Amir yok, Memur yok, Yaşam gailesi var:) Varların sayısı ile yokların sayısı eşit çıktı bu testin sonucu neyi gösteriyo acep? :) Şaka bir yana çalıştım, çalıştım da emekli bilem oldum. Artıkın kapı gibi emekli maaşım var. Üstelik ye ye bitmiyo! Hımmm yaşam sadece gez-toz mu? Bak işte bu derin bir soru? Neyse derinlere dalmayalım gezmek-tozmak ta yaşamın tatlarından biri diyelim..:)

Deveye sormuşlar, yokuşu mu seversin, inişi mi, diye. O da düz başıma mı yıkıldı, demiş. Dağcıların da düz başına mı yıkıldı?

Valla o deve biz dağcıyız.:)  
Afrika kitasinin en yuksek noktasi Uhuru Peak- Klimanjaro-Tanzania... 5895 m
Şimdi bu Nasuh gibiler dağ tepe gezip daha sonra bize evlerimizde gösterince bizde de bir şeyler uyanıyor. Şimdi başlasak bir şansımız var mı? Şerpaların bazı zenginleri (tahteravanla Everest’e çıkardıklarını okumuştum. Zengin değilim ama var mı öyle bir şansım? Dua karşılığı şerpaların sırtında Everest’e çıkma, senin gibi elde bayrak fotoğraf çekilme?

Elbette şans var örneğin bakınız bendeniz! Dağcılık geçmişim çocukluk yıllarıma dayanmıyor. Hepi topu iki sene.:) Daha güzel bir örnek ise Hulda Crooks. Kendisi 65-70 yaşlarında dağcılığa başlıyor sonrasında Japonya’daki Fuji dağına çıkan en yaşlı kadın unvanını alıyor. Hulda’nın hayat hikayesi beni çok etkilemiştir. Bende en yaşlı Türk Dağcı kadın mıyım acaba? Değilsem de sanırım bir gün olacağım.:) 

Şerpalara gelince dua karşılığı seni Everest’e çıkaracaklarını hiç sanmam ama para karşılığı olabilir. Anlayacağın elde bayrak fotoğraf çektirmek için iki şansın var, ya parayı bastıracaksın Şerpalar seni çıkaracak ya da benim gibi yürüyeceksin. Seçim senin.:) 

Geçen dikkatimi çekti; bütün fotoğraflarım evde üçlü koltukta elimde kumanda ile çekilmiş. Seninkilere bakınca da bir tane ayakta dururken bile fotoğrafın yok. Facebookta yayınladığın fotoğrafları anladık da evde kıyıda köşede var mı benim ki gibi utanç fotoğrafların? Elde kumanda, üçlü koltukta uzanırken?

Elde kumanda üçlü koltukta fotoğrafım yok ama hasta olduğum durumlarda yada bunalım zamanlarımda ki bu genelde kış aylarında olur elde kumanda, üstümde battaniye üçlü koltukta Bridget Jones misali uzanmışlığım vardır ve olacaktır da! Tamam seni rahatlatmak için çekecem bi utanç fotoğrafı ve yapacam profil resmi. Söz:)

Hasan Dağı, 3268m

Ağrı Dağı, 5137 m
HasanDağı zirvesinde de Ağrı’da da fotoğraflara bakınca tam zirvede değilsin gibi. Örneğin Hasan Dağı fotoğrafında taş birikintisinin üzerine çıkmamışsın. Dağcılık Federasyonunun bunu zirve saymama riski yok mu? Yani taa oralara kadar çık, bir metre yüzünden zirve yapmadın sayılmak?

Hasan Dağı’nda zirve yapanlar şööle afili bi fotoğraf çektirsin diye koymuşlar o taşları üst üste, bizde gereğini yaptık.:) Dağcılık federasyonunun belirlediği zirve noktasına ayak basman yeterli ki oda o taşların hemen başlangıç noktası zaten. Ağrı Dağı farklı orada taş yok dolayısıyla zirvenin sayılama riski diye bir şey de yok.:)

Gerçekten bir belge falan veriyorlar mı? Öyleyse bu belgelerden kaç tane biriktirirsen Evereset’e çıkmış sayılıyorsun?

3000 metre üzerinde yaptığın zirveleri bağlı olduğun spor kulübüne bildiriyorsun sana belge veriyorlar. Bu belgelerden kaç tane biriktirirsen biriktir bizzat Everest’e çıkmadan Everest’e çıkmış sayılmıyorsun:) 

Fotoğrafta sanıyorum Tandoğan Cumhuriyet Mitinginde yürüdüğün görülüyor. Elinde kazma, ayağında ne o dağcılık ayakkabısı olmadan yürümek sende baş ağrısı yaptı mı? Bünyeyi normal yürüyüşe alıştırmak için hangi ana kampta kaç gün kalman gerekti?

Tandoğan, Çağlayan, Gündoğan. Hepsinde yürüdüm de baş ağrısı yapmadı ama şu son referandumdan sonra geçtiğimiz ileri demokrasi bırak baş ağrısını migren krizi şeklinde etki yapıyor bana. ! Bünyeyi normal yürüyüşe alıştırmak için, araba anahtarından ve kumanda aletinden uzak durmak yeterli kanımca.:)

Bedensel hareketle, beyinsel hareketin ters orantılı olduğunu iddia etmiştim sen kabul etmemiştin. Günce adlı blogunun sadece üç yazıyla kalması beni haklı çıkarmıyor mu?

Halada kabul etmiyorum. :) Son günlerde yazı yazmak, düşüncelerini ifade etmek dağcılıktan daha tehlikeli olmaya başladı. Yazarak hareket alanımı Silivri ile sınırlı tutmak istemiyorum da ara vermem bundandır. :P İşin gerçeği bu değil elbet, hem zaman sorunu hem de web ayarlarında oluşan bir problemden dolayı bloga devam etmedim. Hayallerimden biri de yazılarımı kategorilere! ayrılmış bir şekilde yayınlayabileceğim bir web sayfası yapmak. Ayrıca yayınlamadığım için yazmıyorum sanma yazı dolu birçok defterim var. Birde ekran, klavye ve ben üçlüsünden ziyade kalem kağıt ve ben üçlüsü nedense yazıda daha başarılıyız.

Beyşehir Gölü çevresi- Isparta

Keremali Gölü


Coliseum of Rome
  
Dağcılık, doğa gezileri, yemek organizasyonları, kişisel gelişim dersleri, hayvan severlik, resamlık, az şairlik, sivil toplumörgütlerinde çalışmak ve üzerine de blog yazarlığı. Diyorum ki dünyada 6 milyar insan daha var. Onlara da yapacak bir şeyler bıraksan?

Olmaz bırakmam hepsini ben yapacam :) Yaşasın bencillik. İşte yeni dünya insanı profili.! Beni yakından tanımayanlar oh diyor ekmek elden, su gölden dünyada işin iş, oysa gerçek bu değil. İnsan gerçekten bir şeyleri yapmak istiyorsa kısıtlı imkânlarla bile yapabiliyor yeter ki bahanelerden kurtulsun ve güven alanlarından dışarı çıksın.

"İnsan gerçekten bir şeyleri yapmak istiyorsa kısıtlı imkânlarla bile yapabiliyor yeter ki bahanelerden kurtulsun ve güven alanlarından dışarı çıksın" Diyordun. Ben ne zaman bir şey araştırsam hep karşıma çıkan, kitap ve uzmanların söylediği: Kendine güven, çare sensin, muhtaç olduğun enerji içinde yeter ki farkına var, secret vs. yani laf çok somut bir şey yok. Ya da kafamız kalın biz göremiyoruz.

Kendine güven, çare sensin, muhtaç olduğun enerji içinde yeter ki farkına var, secret vs, vs. Evet bu söylemlerde doğruluk payı yok değil, ancak bu tür kitapların satış sansı olsun diyerekten içine bir tutam gizem, biraz felsefe, biraz kuantum fiziği katıp son yılların modası spirütüalizme uygun olarak yazılıyor. Bir pazarlama tekniği yani. Apaçık kullanılacak bilgiler dururken insanlar nedense gizem peşinde çünkü. 

İnsan psikolojisinde algıda seçicilik diye bir şey vardır. Her gün maruz kaldığı binlerce uyarıdan, ilgilenim düzeyi yüksek olan konulardaki uyarıcıları insan daha çabuk algılar. 
Dolayısıyla yapmak istediği şey ile ilgili yapması gerekenleri daha çabuk farkeder ve eyleme geçebilir! Bilmem bir anlamda neden çare sizsiniz sözünü kısaca açıklayabildimmi?.

Senden ricam, şöyle somut olsun cevabın. 

a) Bir emekli olarak bu dağ, dere, tepe nasıl gezebiliyorsun? Önce mali kaynak, sonra ekip derneğe falan mı üye olmak lazım?

Sadece bir emekli maaşı ile elektrik, su, telefon, yeme, içme, giyinme, gezme tozma, gibi faaliyetleri gerçekleştirmenin bir yolunu bulmuş olsaydım Ekonomi Nobel ödülünü ben alırdım.:) Buradan anlaşılacağı üzere tabiî ki ek gelirim var. Ayrıca bütçemdeki harcama kalemlerimde de değişiklik yaptım. Örneğin artık ayakkabı koleksiyonu yapmayı bırakıp buna harcayacağım parayı gezi için kullanıyorum.:) 

Evet bu tür gezileri kar amacı gütmeyen gezi grupları, spor kulüpleri veyahut biraz deneyim kazandıktan sonra kendinin yapacağı organizasyonlar ile ekonomik olarak gezmek mümkün. İstanbul civarında yaptığımız günü birlik gezilerin maliyeti yolun uzaklığına göre 25 ila 45 TL arasında değişiyor. Konaklamalı gezilerde ise çadır konaklama maliyetini neredeyse ortadan kaldırıyor. E daha ne olsun 5-6 paket sigara parasına gezmek mümkün yani.:) Ayrıca bu tür organizasyonlarda sorumluluk alan arkadaşlar, örneğin rehberlik, araç sorumluluğu gibi emeğinin karşılığı olarak yol masrafından muaf tutuluyor. E daha nolsun.:)

Afrika'nın en yüksek yeri-Klimanjaro Dağı bulutların üzerinde bir emekli
b) Bir emekliyi maaş kuyruğundan alıp önerilerinle Klimanjaro’ya doğru yola çıkarır mısın? Dil problemi, ekip, mali kaynak nasıl olacak? 

Bir emekli sadece aldığı emekli maaşı ile yaşamını idame ettirebiliyorsa onu alnından öpüp Klimanjaro’ya sırtımda çıkartırım.:) Dil olayına gelince yurt dışı gezilerinde yanımdaki arkadaşlarımdan bir yada bir kaçı dil biliyordu sorunum olmadı. Kimi zamansa az İngilizcemle idare edebildim. Ispanya seyahatimde daha çok beden dili kullandım, beden dili de işi çözüyo yani,:) Mali kaynağa gelince önceden planladığın bir gezi için para biriktirebilirsin olmadı tatil kredisi diye bişi var kullanabilirsin, yada kredi kartına taksit yaptırabilirsin. Borç alabileceğin bir arkadaşın varsa ondan rica edebilirsin. En güzeli de sponsor bulmak olur tabii. Hiç biri olmuyorsa planladığın şeyi yapmak için ek kazanç yollarını araştırırsın. E daha ne diyeyim ki benden bu kadar.:) Özetle bir insan bir şeyi yapmayı kafasına koydu mu yapar abicim. Şayet yapmıyorsa o şeyi tam olarak istemiyor demektir ki hemen peşi sıra bahane üretimi başlar. Bunu kendimde de deneyimledim başkalarında da gözlemledim. Bütün kişisel gelişim kitapları da insanın bu özelliğini temel alarak yazılmıştır. Yazılanların Türkçesi şudur; Bir şeyi gerçekten kafana koymuşsan yaparsın, yapamıyorum diyorsan yeterince kafana koymamışsındır, gel şimdi ben sana bunu kafana koyma yollarını öğreteyim dir

Hamiş: Dağcılık ekipmanları haylice pahalı ama kiralama imkanı da var. 

Emeklilerin işi tamam, bir de kendim için sorayım: bende dil yok az fransızca var, bisiklet binmesini de bilmiyorum.(Komşumuzun oğluna bisikletle kamyon çarpıp ölünce bisikletim de olmadı ona binme iznim de) 

Yani şimdi kumandayı bıraktım, üçlü koltuktan da doğruldum. Yukarıdaki vasıflar ve biraz göbekle ne olur benden? Neler başarabilirim? Üstelik gencim, senin gibi emekli de değilim?

Şayet bilseydin yürümemek ! için bisiklete binmeye razı olacaktın gibi bi hava sezinledim ya neyse.:) Bisiklete binmeyi öğrenebilirsin hiç zor değil, olmadı çok güzel üç tekerleklileri var bi dene.:) Yukarıdaki vasıflarla sağlığının elverdiği her şeyi gerçekleştirebilirsin. Her şeyden önce sapasağlam bacakların var ve başka hiçbir şeye ihtiyacın yok bu nedenle hemen yürümeye başlayabilirsin.:) Önceleri düz yolda yürü ama yürü. Sonra kolay parkurları seçerek doğa yürüyüşlerine başlayabilirsin. Zamanla bir bakacaksın ki sana engel teşkil ettiğini düşündüğün göbeğin seni terk ediyor.:)

Beni çok etkileyen bir örnekten daha bahsetmek istiyorum. Dan Nevins (37) iki bacağını da Irak’ta kaybetmiş. Neil Duncan’ın (26) bacaklarını ise 2005’te Afganistan’da patlayan bir bomba yok etmiş. 62 yaşına gelen Kirk Bauer ise tek bacağını Vietnam da bırakmış. Onlar hem birer savaş gazisi hem de “engelli”. Afrika’nın en yüksek tepesi Tanzanya’nın Klimanjaro dağının zirvesine tırmanmaya karar verdiklerinde amaçları diğerlerine “engelli olmanın hareketsiz kalmak anlamına gelmediğini” göstermekmiş. Ben öncelikli amaçlarının bunu kendilerine göstermek ve kendi limitlerini keşfetmek olduğunu düşünüyorum.! Başardılar da Klimanjaro’ya tırmandılar. Ve daha da önemlisi gerçek ve aşılması en zor engellerin sadece düşüncede var olduğunu da gösterdiler. Bunların yanında benim Klimanjaro tırmanışım ne ki..:) 

Sanıyorum bundan sonraki hedef Everest veya K2. Bilgilendirirsen sevinirim. Bu arada bu K'nın ilkinden söz eden yok. O nerede ve bize göre de bir K var mı? K27 örneğin Çamlıca tepesinin bilimsel adı olmuş olsun. Koy oraya bir kaya önüne bir levha. Yanında da kiralık dağcı elbisesi ve bir Türk Bayrağı ve de bir seyyar fotoğrafçı. Everest'e, K2 'ye çıkamayanlar da bir yere çıkmış olsun. 

Bundan sonraki hedef 7 zirvelerden biri(7 Kıtanın en yüksek noktaları) ama hangisi henüz karar veremedik. Everest zirve denemeyi çok isterim ama evvela 17. soruda yazdığım yapılması gerekenleri benim yapmaya başlamam gerek.:) K2’nin hikayesi ise şöyle; K2 ismini almasının sebebi, Hindistan'daki İngiliz sömürge yönetimi tarafından yürütülen Büyük Trigonometrik Ölçüm sırasında Karakurum Dağları üzerinde kodlanan ikinci dağ olması. Yerel bir ismi olmadığından kod adı gerçek adı olarak kalmış. K2. Bence sevimli bir isim :) Sana göre bir K varmı sorusuna gelince, yeter ki sen iste ağabeycim dağına göre kar misali, dağına göre bi “K” buluruz sana.:) Zirve çantan, yürüyüş batonların ve Türk Bayrağı da benden.:) Ayrıca Fotoğraf hizmeti de veririm. Üzgünüm ki Ayakkabı ve kıyafetleri kendin bulmak zorundasın çünkü benimkiler sana uymaz:) E ben daha napimmm..? :) 

Soyadının çalışkan olmasının bu aktivitelere etkisi var mı? Kaderin doğarken çizilmiş diyebilir miyiz?

Olabilir, isim ve soyadların insanın kişiliğinde etki yarattığı söylenmekte. 19 yıl başka bir soyadı taşıdım demek ilk soyadımın etkisi kuvvetliymiş ki ben yine böyle bir bendim.:) , yinede eski soyadıma döndüğümde çok sevinmiştim ve bir daha değiştirmeme kararı aldım.:)

Çadırın pek tertipli düzenli görülüyor. Bu kadın olmaktan mı, dağcı disiplininden mi kaynaklanıyor?

Çadırın düzgün ve tüm gerekli malzemelerini kolayca bulabileceğin şekilde elinin altında olması gerekiyor bu önemli ve evet bir dağcılık disiplini. Acil durumda hemen harekete geçebilecek durumda olmalısın. Dağda zamanı iyi kullanabilmek gerek.

Vogue dergisinin Ekim - 2010 dergisine kapak olmuşsun. Bu nedenle Uğur Dündar'ın haberine canlı bağlanmışsın. Eh üzerine de bu röportaj iyi gelmiş. Bir arkadaşta da gördüm yine bu Vogue Dergisine kapak olmuş. Şimdi, bütün kadınlarda var mıdır bu kapak olmak hevesi? Bu röportaj işini bırakıp kapak işine mi girsem? Günümüz film ve dizilerinde gazoza ilaç atmak veya şarkıcı yapmak modası kalmadı. Kapak yapacağım diye kandırılabilir mi genç kızlar? 

Vogue dergisine kapak olayı arkadaşımın bana hazırladığı bir şakaydı ama bu şaka sayesinde öğrendim ki kapak olmak pek keyifliymiş. Çok hoşuma gitti. Bence kadın erkek herkesin de hoşuna gider bu. Röportaj vermenin de pek keyifli olduğunu senin sayende öğrendim.:) Bence röportaj işini bırakma kapak işini de yanına ekle. Bir röportaja bir kapak. İkisi bir arada 10 numara..:)

Gökçeada Cadısı 
Gökçeada Canavarı
Normalde bir kadına cadı desen ya da ima bile etsen çıngar çıkar. Sen ise süpürgeyle fotoğraf çekilmişsin. Nedir bu "her şeyi aştım" iması mı? Başka yönlerin de var mı ileride bir fotoğrafa konu olabilecek? 

Normalde bana da cadı dense çıngar çıkar.:) Her şeyi aştım imasında değilim ama aşma çabasında olduğum şeyler var. İleride en çirkin fotoğraflarım adlı bir albüm hazırlamayı düşünüyorum nedeni ise çirkin görünme korkumu yenmek.:P Cesaretimi toplar toplamaz başlayacağım çalışmalara..:) 

Ne istersen sor dediğin için, kişisel merakımı gidermek için soruyorum: nedir bu karışık bir ilişkisi var, demek. Yüncüde mi geçiyor ki dolanmış karışmış iyice:))) 

İlişki durumu;” It is complicated”, yani “karışık” tanımlamasını ilk olarak Meryl Streep, Steve Martin, Alec Baldwin’in başrollerini oynadığı filmin adı olarak duydum. Film yüncüde geçmiyordu ama ilişki durumları gerçektende biraz karışmıştı. Sonrasında toparlayıp tekrar düzgün bir yumak yaptılar ama.:) Durumu Facebook açısından değerlendirecek olduğumda, bazen bazı nedenlerden dolayı insan çıkıpta benim bir sevgilim var diye haykıramıyabiliyor ve ilişki durumunu bekar(single) olarak konumlandırabiliyor. Evli ve gizli ilişkisi varsa zaten ya ilişki durumunu boş geçiyor ya da evli olarak tutuyor. Ay ne bileyim gerçektende ”karışık” işler işte.:) 

Nete facebook'a fazla zaman ayırmadığını biliyorum ama buna rağmen yokluğun da pek hissedilmiyor. Her lafın da içindesin yani. Zamanı iyi kullanmaktan mı diğer aktivitelerden fırsat kalmamasından mı? 

Evde olduğum zamanlar facebook ve e-postam hep açık. Arada göz atıp sağa sola laf yetiştiriyorum. Kışın face performansım yaza göre daha başarılı ama.:).

Bu kadar aktivite, gezi. Senden blogunda gezi anıları beklerken sen kişisel gelişim yazılarıyla çıktın karşımıza. Günce'de gezi anılarını görebilecek miyiz ya da bir kanalda belgesel. Var mı öyle bir birikim? Yoksa ben gencim, senin gibi anı yazacak kadar yaşlanmadım mı diyorsun?(Ne de olsa 6 ay küçüksün benden) Ya da benimle mezara gider gezdiklerim, gördüklerim mi diyorsun? 

Benden 6 ay büyük ağabeycim, kış gelmek üzere ve hafta içi daha çok evde zaman geçirebileceğimden yakında gezi anılarımı yazıp paylaşmaya başlayacağım. Ha ne kadar okunur bundan şüphem var! Belki de cucca, mucca, kuanto vs gibi bir takma ad bulup kuantum sıçraması ile sevgili bulma yolları gibi konularda yazsam daha rasyonel olur! Bir kanalda belgesel hazırlayabilmeyi ya da en azından bir dergide yazabilmeyi çok isterdim ama bu konuda hiç bir girişimim olmadı. Sanırım keşfedilmeyi bekliyorum.:)

Gençtur, Van 100. Yıl Beden Eğitimi Bölümü ve Doğa gözcüleri derneği tarafından, Van 100. Yıl Üniversitesi öğrencileri ile Almanya, Amerika, Çek Cumhuriyeti, Hollanda, Kore ve İspanya'dan gelen 12 yabancı katılımcının birlikteliği ile gerçekleştirilen Bisiklet ve Öğrenme kampı projesinden görüntüler..

2 yorum:

Unknown dedi ki...

İmrendiğim, hatta çok kıskandığım tek insan grubudur 'dağcılar ve gezginler'... Yükseklik korkum yüzünden sürekli erteledim bu isteğimi.
Birkaç kez okunası güzellikte olmuş.

Kutlarım ikinizi de.

Ali Osman dedi ki...

Affınıza sığınarak 'Azimle sıçan betonu deler!' derler. Aha örneği! Emekli maaşıyla bu kadar iş becerene madalya bile vermeli! Aman Tayyip duymasın! Direk emekli maaşlarında kesintiye gider:)
Çenenize; yüreğinize kuvvet!!!