GERÇEK HAYVANSEVERLİK: ÇEKİN MAYDANOZLARI ORADAN!


Ayvalık’ta kampın iskelesinde balık tutuyoruz. İskeleye güneşin batışını seyretmeye gelen kızlardan biri yanımıza yanaştı:

-Yazık değil mi balıklara?

-Siz hayvan sever misiniz?

-Evet.

-Peki, sivrisinekler hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Onlar ölsün.

-Onlar da bir hayvan değil mi?

Ayvalığın sivrisinekleri kemikliydi ki yani en hayvan severi bile düşman ederdi kendine.

Geçenlerde bir kız gördüm otobüste. Göğsüne yasladığı tahminen bir-iki günlük köpek yavrusuna olan şefkatini göstermekteydi bütün otobüse. Fakat yavrunun gözüne gelen güneşin onu nasıl rahatsız ettiğinin farkında değildi. Ya da bu kadar küçük bir yavrunun aslında annesinin yanında olması, onun sütüyle beslenmesi gerektiği onu ilgilendirmiyordu. O bir hayvan severdi ve insanlar onu öyle bilmeliydi. Sivrisinekler hakkındaki görüşünü ise asla öğrenemeyecektik.

Televizyonda insan-döver-hayvan-sever’ler vardı ki bunlar insan neslinin müstesna örneklerini teşkil ediyordu. Bazı otoriteler ise bunlara köpek sever demekteydi. Zira sadece köpeklerle ilgileniyor, sadece onları seviyorlardı. Ya da iddia ediyorlardı.

İzmir’in buçuğu Karşıyaka’da biraz dolaştığınız zaman yerlerde bol miktarda köpek pisliği görürsünüz. Bunun nedeni birçok insanın elinde köpek tasması taşımasına rağmen, dışkılar için poşet taşımamasıydı. Onlar hayvanları seviyorlardı , gerekirse hayvanlar istedikleri yere pisleyebilirlerdi ve insanlar buna katlanmak zorundaydı. Onlar ise sahip oldukları köpeklerle sosyal statülerini, zenginliklerini sergileyecekler ancak sevdikleri köpekleri daracık balkonlara hapsedecekler, küçük yaşta annelerinden ayırarak çocuklarına hediye edecekler ve bir süre sonra da sokağa atacaklardı.

Ben tabi ki çok hayvanlarla arası iyi olan biri değilim. Seviyeli bir ilişkimiz var. Köpekten de ayrıca korkarım. Bunu söylemekten eskiden utanırdım ama dünyayı fethetmiş Napolyon ve Büyük İskender’in de korktuklarını öğrendikten sonra rahatça söyleyebiliyorum. Ama yazdıklarımın bunlarla alakası yok.

Ben sevginin tam olmasını istiyorum. Sevdiğiniz şeyin zahmetine katlanın. Dışkısını sokağa atmayın. Madem hayvan seviyorsunuz o zaman sivrisinekleri esirgemeyin sevginizden. Ya da adınızı değiştirin. Neyi seviyorsanız onu söyleyin.

Yok ben tam hayvan severim, bu uğurda insan bile döverim diyorsanız o zaman sözüm size. O zaman birkaç kasap dövün lütfen. Biliyorsunuz, kasap vitrininde kuzular asılı durur ve malum yerlerinde de maydanozlar. Bir sözlükte bunun kasabın sansürü olduğunu iddia etseler de ben aynı kanaatte değilim.

Madem ki hayvan severler el atmadı şimdiye kadar bu konuya, iş başa düştü.

Ey kasap kardeşim, doğal besin zinciri gereği kesmişsin kuzuyu, insanlar beğensin, yesin diye vitrinine de asmışsın. Tamam, peki neden oralarına maydanoz takıyorsun. Hayvan ölmüş bari namusuna el sürme!

2 yorum:

Adsız dedi ki...

sadece maydanoz olsa iyi, plastik gül filan tıkan da oluyor::))Şaka bir yana, arkadaşım sana tüm kalbimle katılıyorum..hayvan yavrusunun sorumluluğu da insan yavrusu kadardır..o sorumluluğu almışsan sonuna kadar taşıyacaksın..Ümit Aşçı çİNİ.

R.Erkan SEZGİN dedi ki...

Plastik gül takan, romantik bir kasapmış anlaşılan:))