TANIK EZİYETİ


Neden ve nasıl olduğunu hatırlamıyorum ama ilkokul dördüncü sınıftayken okul çıkışı bir kızı dövdüm. Bütün öğrenciler yolda olduğundan hemen ayırdılar bizi. Aslında pek kavgacı bir çocuk olmadığımdan muhtemelen dolduruşa gelmiştim. Dolduruşun etkisi geçmemişti ki kız:

-Seni babama söyleyeceğim.

-Babanın da..

-Öğretmene söyleyeceğim.

-Öğretmenin de..

-Müdüre söyleyeceğim.

-Müdürün de..

O kadar kalabalıkta kızı dövmüşüm özür dileyecek değilim ya. O bir söylediyse ben iki söyledim. Ertesi sabah kız ilk derste öğretmene durumu anlattı. Şahit olarak da Raziye'yi gösterdi. O da doğrulayınca öğretmen beni çağırdı tahtaya ve bir güzel dövdü.

Buraya kadar her şey o zamanın şartlarında normal. Dayağımı yemiş sırama oturmak üzereyken Raziye:

-Öğretmenim Zehra "babama söylerim dedi" o da babanın da dedi.

-Ne babasına da hakaret ha, gel buraya!

Gittim bunun da cezasını ödedim. Sırama doğru gidiyorum yine Raziye:

-Öğretmene söyleriz dedik, öğretmenin de dedi!

-Ne, gel çabuk.

Ben yine tahtaya, yine dayak tekrar sırama ve tekrar Raziye:

-Öğretmenim, müdüre söyleriz dedik, müdürün de dedi!

-Müdüre ha, geeeelll.

Sövülenin makamı arttıkça dayağın sayısı ve şiddeti de artıyordu. Müdür dayağından sonra tekrar Raziye'ye baktım. Suçlarım bitmişti ancak Raziye bir şey daha söylerse boşuna sırama gitmeyeyim diye . Ses seda çıkmayınca da oturdum yerime.

Tabi ki şiddetten yana değilim ve asla hoş görmüyorum ama yani kızı dövmüşüz cezamızı da çekmişiz. Dayağı yiyen kız da yeterli gördü ki bir daha sesini çıkarmadı. Bu nedenle ben de Zehra'ya kızmadım o kadar. Fakat şahit Raziye'nin benim suçlarımı sayıp dökmedeki kararlılığı, cezasız suçumu bırakmamaktaki ısrarı çok zoruma gitti. Hele hele her seferinde dayak bitti diyerek sırama doğru giderken tekrar çağrılıp dayak yemek ömür boyu unutamayacağım bir şey oldu.

O gün bu gündür hem şahit kelimesinden hem de Raziye (babaannemin adı oysa) adından nefret ederim.


Hiç yorum yok: