HAYALLERİNİZE DİKKAT EDİN GERÇEKLEŞEBİRLER


-Hayallerinize dikkat edin, gerçekleşebilirler!

Evet, bu cümle çok güzel özetliyor her şeyi. Bir defa hayal dediğin gerçekleşmeyecek. Gerçekleşirse bile çok az insanın başına gelecek ki bu cümle sadece televizyonda veya bir filmde söylenebilsin. Pek büyük insana göre değil hayal kurmak. Çocuklar kuracak gerçekleşmesi de büyüyünce olacak. 

Peki, hayal kurmak çocuklara mahsus, gerçekleşmesi de büyüyünce ve çok az insanın başına gelecek de diğerleri ne yapacak? Seyredecek mi yani?

Hayal kurmak güzel ama sadece çocuklara mahsus, büyüyünce ise gerçekler acı, hayat acımasız. Bu durumda nasıl geçecek ömür, hayalsiz ve acımasız gerçeklerle?

Ben zaten Alaattin'in Sihirli Lambasını okuduğumdan beri severim hayal kurmayı. İnsanı olmayan şeyleri için avutur ve umudunu besler hayalleri. İtiraf edeyim ki hiç bırakmadım hayal kurmayı ve çok yararını da gördüm. Gerçek hayat ne kadar kötü olursa olsun hayaller güzel. Her şey senin elinde ve her şey mümkün. Ayrıca hayal demek illaki gerçekleşmesi mümkün olmayan şeyler midir ki? Pekala daha basit daha insani şeyler de hayallerde yer alabilir. 

Benim sistem şöyle çalışıyor; genelde hayal, hedef ya da amaç ne derseniz deyin bir fotoğraf geliyor gözümün önüne. Ben o fotoğrafı tamamlamaya çalışıyorum. O an artık o fotoğrafın gerçekleşmesinden başka hiç bir şeyi görmüyor gözüm. Ta ki fotoğrafı gerçek olarak görünceye dek.

Eşim elemanlarını yemeğe davet etmiş. Hepsini de çok severim, onlar da beni. O nedenle bunca yıl sonra ilk olduğuna göre unutulmaz ve eksiksiz bir şey olsun istedim. Kafamda fotoğraf hemen belirdi. Salondaki masada oturmuşuz, önümüzde mezeler, balık ve rakı. Aklım fotoğraftaki bir detaya takıldı. Ahşap görünümlü buz kovası.

Şimdi, salonda masa tamam. Mezeler mümkün. Rakı, hem de özel imalat var. Buz, o da mümkün. Balık da en alası, yeri de belli. Fakat fotoğrafa nerede girdiyse ve nerede gördüysem, ahşap görünümlü buz kovasını nereden bulacağım?

Balık siparişini verdim, hem de en alasından deniz balığı, günü gelince alınacak. Başladık buz kovasını aramaya. Hemen bulunacağını sanmıştım ve arkadaşlar da aynı kanaatteydi. Fakat bulunması olası yerlerdeki ilk aramalarımızdan bir sonuç alamadık. Zira çelik olanları çıkmıştı ve ahşap görünümlüler hem plastikti hem de eski modaydı ve artık bulunmuyordu.

Benim kafamdaki fotoğrafa göre ahşap görünümlü olması gerekiyordu. Günlerce aradık. Her öğle yemeğinden sonra bulunması olası bütün yerlere baktık yoktu, kalmamıştı. Hem aramalarıma eşlik eden arkadaşlar hem de satıcılar soruyordu:

-Ahşap görünümlü şart mı? Hem eski moda hem de çelik daha sağlam ve sağlıklı.

Hiç birine hayalimden kafamdaki fotoğraftan bahsetmedim. Onu istiyorum, dedim sadece.

Sonunda yemeğe çok az kala buldum kovamı. Yemek de çok güzel geçti. Zevkle koydum buzları kovamdan. Arkadaşlar çok memnun ayrıldı. Bir daha da kullanılmadı o kova. Hayır, sapasağlam duruyor. Kendim evde içmediğimden, başka böyle bir yemek olmadığından, bir daha kullanılmadı kova.

Geçenlerde baktım içinde bozuk paralar ufak tefek şeyler konmuş artık o işe yarıyor. Fakat asla bunun için mi uğraşmışım hissine kapılmadım. Onu ararken harcadığım emeğe acımadım. O kafamdaki fotoğraf için gerekliydi ve ben o hayali gerçekleştirmiştim. Bu yeterliydi benim için.

***
Evi görünce beni ilk çarpan balkondaki barbekü oldu. Hemen kafamda bir fotoğraf belirdi. Balkonda yakmışım barbeküyü, mangalda pirzola pişiyor, patlıcan közleniyor ve hatta güveçte kuru fasülye de yapıyoruz. Evi almamda hatta bir miktar fazla ödememde bu fotoğrafın etkisi oldu. 

Evi aldıktan kısa bir süre sonra arkadaşları davet ettik. Yaktık mangalı masayı kurduk. Fakat hem dumandan oturamadık hem de etleri pişiremedik. Zira baca çekmiyordu. Yeni taşındığımız mahalleyi dumana ve et kokusuna boğmuştuk. Komşularımızın ilk izlenimi buydu hakkımızda. 

Kısa sürede yeni evlerin balkonlarına yapılan barbekülerin genelde süs için yapıldığını, ayrıca itfaiye tarafından da yakılmasının yasaklandığını öğrenmiştik. Konuştuğumuz apartman sakinleri  denemiş ancak hepsi de duman altında kalmışlardı. Evet baca deliği vardı ancak zigzak çizmekteydi ve o nedenle çekmiyordu. Dumanın falsolu çıkması gerekiyordu yukarıya fakat dumana falso vermek mümkün değildi.

Bize kimse barbekü çalışıyor dememişti ama vardı. Sormaya ne gerek vardı ki? Aslında sık sık  mangal yakıp keyif yapan biri değilim. Zaten mangalı yapmasını da bilmem sadece pişenleri yiyebilirim. Fakat burada önemli olan mangal değildi. Kafamdaki fotoğraftı ve mutlaka gerçekleşmeliydi.

Kafama koyduğum hayal ettiğim şeyler için inatçıyımdır. Öyle hemen pes etmem. Aylarca araştırdım ne yapabilirim diye. Sonunda biri söyledi. Arabaların fanı gibi baca aspiratörleri varmış. Ancak bu çözermiş problemi. Bu sefer de aylarca baca aspiratörü aradım. 

Aramanın da çeşitli zorlukları vardı. İnsanlar benim kafamdaki fotoğrafı bilmedikleri için bu ısrarımı ve çabamı anlamıyorlardı.

-Şart mı balkonda mangal yapmak?

-Madem çekmiyor git bir piknik yerinde yap mangalını kardeşim?

-Taktın sen bu mangala, ben bir şeye karışmam haberin olsun.

-Baca aspiratörü mü, nasıl bir şey o?

Yani fotoğrafı gerçekleştirememişim ona mı yanayım, millete görmediğim baca aspiratörünü anlatmanın zorluğuna mı yanayım bilemedim. Benim hayalim bu kardeşim desem diyecekler "hayal kuracak başka bir şey bulamadın mı". 

Sonunda bir yerde buldum baca aspiratörünü. Bacanın ağzına takacağız ve gelen dumanı yukarıya üfleyecek aspiratör. Bir nevi falso verecek dumana ki zigzak yaparak yukarıya çıkabilsin. 

Aspiratörün çalışabilmesi için enerjiye iytiyaç var ve o da bacanın içinde yok. Balkonda da priz yok. Tekrar uzun araştırmalardan sonra yanmaz kablo diye bir kavramla tanıştım. Aspiratörü barbeküdeki baca deliğine monte ettik. Yanmaz kabloyu da bağladık. Kablonun diğer ucunu da içerideki odadan uzattığım üçlü prize taktım. Tabi ki bunları yapabilmek için de bir kaç elektrikçi dolaşıp onlara da izahat yapmam gerekti. Sanırım yanmaz kablo satan adam fırıncı olup-olmadığımı sordu. Sırtımdaki ceket-kravata rağmen.

Sonunda denedim çalışıyor, biraz sesi var hepsi bu. Artık fotoğrafı tamamlamanın zamanı gelmişti. Baldız-bacanak ve kayın validemi balkona yemeğe çağırdık, barbekünün açılış törenine. Hanımlar içeride yemeklerle uğraşırken biz bacanakla mangalı yaktık. Acemilikten olsa gerek çıraları tutuşturmak için yaktığımız gazete parçalarının külleri kısa sürede balkonun bembeyaz taşlarının üzerini kapladı. Hemen kimse görmeden sildim tekrar bembeyaz yaptım taşları. Ardından yanan mangalda pişirdik etlerimizi. Aspiratör de gerçekten eksiksiz ve güzel çalıştı.

Tabaktaki etler yenene kadar mangaldaki diğer etler pişmeyince hane halkı mangalın iyi yanmadığı iddiasıyla götürüp tavada pişirdiler. Bir yandan da bacanın dumanı çekmediğini söylediler. Benim fotoğrafımda ise duman falan yoktu, hepsi yukarıya itilmişti aspiratör sayesinde.

Biz hanımlarla anlaşamayınca bacanağa sorduk; baca çekiyor mu ve mangal yanıyor mu? Kader anı dedikleri bu olsa gerek. Normalde gerçekleri daha iyi göreceğini, daha objektif ve tarafsız olacağını düşündüğüm bacanağım cinsiyet dayanışması bile göstermeden bacanın dumanı çekmediği ve mangalın da yanmadığı yönünde görüş beyan edince, çabalarımın da hayalimin de sonu geldi.

Bundan sonra balkonda mangal yakılmaması kararı alındı. O günden beri aspiratörüm hala barbekünün içinde, sallanan yanmaz kablolarım da öylece boynu bükük duruyorlar.
***

Her hayalim aynı akıbete uğramadı tabi ki. Fotoğrafta 1989 yılında bir tekne gezintisindeyim. Arkada görünen oteli çok beğenmiştim ancak bizim gibi memurlar için mümkün değildi orada tatil yapmak. Aradan on yıl geçmesine rağmen hala gidememiştik o otele.

Derken 1999 yılında Apo yakalanıp tur iptalleri nedeniyle otel fiyatları çok düşünce hemen soluğu bir tur şirketinde aldım. Görevlinin otelin plajı ve denizle ilgili uyarılarına ve başka oteller önermesine karşın ısrar ettim.

-Tam on yıldır bu otelde tatil yapmayı hayal ediyorum.

Bir insanın hayal edip gerçekleştirmesinden daha zevkli ne olabilir ki?

Bu aralar kafamda yine bir fotoğraf var. Kalabalık bir yerdeyim. İnsanlar önümde kuyruk olmuşlar. Ellerinde kitaplar.

Evet, hayallerinize dikkat edin her an gerçekleşebilirler.

Hiç yorum yok: