NE, ÖĞRENCİ HA!


Yıl 1981 Bursa’dayız. Tercih yaparken iyi araştırmamışız. Kazanmak yeterli demişiz. Bir baktık ki yurt yok, özel bir yurda yerleşmişiz. Şartlar da iyi değil. Mecburen ev aramaya başladık. Aramaya da en güzel, en lüks semtten başlamışız, Çekirge ’den. Bir kapıcının uyarısı geldi:

-Burası Bursa’nın en lüks semtidir. Kiralar pahalıdır. Siz en iyisi kenar semtlere gidin. Kesenize göre ev bulunur orada.

Evet, tarif üzerine Araba Yatağı denen semtte ev aramışız, kiralar uygun olsa da öğrenciye ev verme taraftarı değil ev sahipleri. Yorulmuşuz. Aramaya ertesi günü devam etmeye karar verdik. Yurda dönmek üzere otobüs durağındayız. Sivil plakalı bir siyah Renault araba durdu:

-Gençler ne bekliyorsunuz?

-Ev aradık bulamadık. Şimdi yurda dönmek için otobüs bekliyoruz. Öğrenciyiz abi.

-Ne, öğrenci ha!

Arabanın dört kapısı birden açıldı.  Arabadan dört eli telsizli adam hışımla indiler. Sorgu oracıkta başladı hemen:

-Nerede okuyorsunuz?

-Nerelisiniz?

-Neden ev arıyorsunuz?

-Hangi yurttasınız?

Gördüğümüz muameleye bakarsanız; bir kahveyi taramaktan geliyoruz, elimizdeki kalaşnikofları paltomuzun altında gizlemeye çalışıyoruz, üzerimizdeki bombaların kabloları paçamızdan sarkmış ve cebimizdeki el bombaları da şişkinlik yapmış gibi.

Sorgudan bir arkadaşın sorusu kurtardı bizi:

-Abi, siz polissiniz galiba?

-Hayır oğlum, polis değil bekçiyiz hah ha ha!

Arkadaşın bu masum sorusu üzerine anlaşıldı ki, biz Anadolu’nun bağrından kopup  okumaya gelen gençleriz. Hemen tavır değişti:

-Oğlum, siz temiz çocuklara benziyorsunuz ama burada ev aramayın. 12 Eylülden önce burada her gün on adam ölüyordu. Gidin başka yerde ev arayın.

Yaklaşık on yıl önce de Diyarbakır’dayız. Başbakan gelmiş, konuşma yapıyor. Kendini dinleyen iki yüz kişi ya var ya yok. Sloganlarından anlaşıldı ki dinleyenlerin yarısı da Köy Hizmetleri İşçileri. Kadro istiyorlar. 

Miting alanına yüz metre mesafede ise üç tane türbanlı kız öğrenci, polisler tarafından durdurulmuş. Ellerindeki dilekçeyi Başbakana vermeye çalışıyorlar. Yaklaşık otuz polis etraflarını çevirmiş ki başbakana yaklaşmasınlar.

Kızların çok cılız, polislerin ise son derece heybetli olduğunu görünce hemen önlerindeki tek polisin onları durdurabileceğini anlamak zor değil. Peki, kalan 29 polis? Onlar öğrenci payı. Sonuçta üniversite öğrencisi bunlar, tedbirli olmak lazım.

Geçen akşam haberlerde devlet büyüklerinin yanında eli şemsiyeli korumalarını ve kalkanlı polisleri de öğrencilerin önünde set yapmış halde görünce bu anılarım aklıma geldi. Aradan otuz yıl geçse de öğrenci potansiyel tehlike konumunu koruyor. Batı cephesinde değişen bir şey yok anlaşılan.

Hiç yorum yok: