MANYAK BİR ORTAM




Dile kolay, tam yirmi beş yıl. Evet, liseyi bitireli ya da birbirimizden ayrılalı yirmi beş yıl olmuş ve bir iki kişi dışında birbirimizi görmemişiz. Bir organizasyonla toplandık, Bursa Uludağ’da bir otelde.

İnsanın en hızlı değiştiği dönemi geçirmişiz, çoğumuz birbirimizi tanıyamadık. Sonradan gelenlere de oyun oynadık. Herkes başkası oldu, inandırdık da:

-Ergün, çok değişmişsin.

-Ahmet, sen cılız bir şeydin.

Hatta bu arkadaşlardan biri daha önce işyerime gelmişti. Arkadaşın adını bilsem de kendisini tanıyamamıştım. Bütün gece yemekte "belki bir ipucu bulurum" diye dinlesem de yine de tanıyamamıştım. Ertesi günü fotoğraflara bakarken “bu ben” deyince hatırlamıştım.

Evet, Yirmi beş yıl sonra Uludağ’da hasret gideriyorduk. Organizasyonu yapan arkadaş da her şeyi düşünmüş. Yatılı okulda cumartesi günleri yapılan eğlencelerde söylenen şarkılardan oluşan bir repertuvarla tam anlamıyla bizi eski günlere götürüp ağlattı. 

Hem tekrar kavuşmanın sevinci hem de o günleri hatırlamanın hüznü birbirine karışmıştı. Bu arada geceye babasıyla gelen arkadaşımın oğlu da elindeki cep telefonuyla vakit geçirmeye çalışıyordu.

Sonradan öğrendik ki, sürekli annesine geceden naklen yayın yapıyormuş. Duygu selinin yaşandığı o anlarda da şu mesajı çekmiş:

-Anne burada manyak bir ortam var. Hem ağlıyorlar hem oynuyorlar!

Hiç yorum yok: