İŞİNİN ERBABI MI MUCİZESİ Mİ?


Bilmediğin konuda yazmak zor. Eğer yazmak eylemi de bilmediğin eğitimini almadığın bir konuysa daha da zor. Bari zorluğunu yazayım da belki aşmama yardım eder okuyucum.

Evet, bilmediğim ve merak ettiğim konu, yazar bilmediği konuyu öğrenmek için de yazar mı? Bunun normali; yazar bildiği, gördüğü veya anlatmak istediği konuda oturuyor ve yazıyor. Artık okuyan bilmediğini öğreniyor mu ya da yazarın önemli görerek anlattığı konuyu aynı önemde görüyor mu bilmiyoruz.

Burada anlatmaya çalıştığım husus, bir yazar merak ettiği, aklına takılan bir konuyu yazıp okuyucusundan bilgilenebiliyor mu? Yani yazar bir konuyu bilmiyorsa, konuyu bileni de bilmiyorsa ne yapabilir ki başka? Belki okuyucularından bilen biri çıkar da hem yazar hem de okuyucu öğrenir. Edebiyatta yeri var mı böyle bir yazının bilmiyorum ama yazıyorum ve sesleniyorum:

-Ey okuyucu, biliyorsan ses ver!

Bu, öyle her işin bir erbabı bir ışığı var denilerek izah edilebilecek bir şey değil. Tesadüfen görülen bir mucize de değil. Kanımca açıklanmaya muhtaç bir konu.

Şimdi, toplan nüfusu elli bin, yirmi altı köyden ibaret bir ilçede mevcut üç kasaptan biri, kurban bayramında kesilen yüzlerce hayvandan birini üç kilo etten tanıyabilir mi? Bir bakışta, laboratuvar analizi falan yapmadan?

Kurban bayramının üçüncü günü. Kayın validem,  yedi kişi ortak kestikleri danadan payına düşenlerin bir kısmını kıyma yaptırmak istiyor. Bu görev de doğal olarak kıymetli ve vefalı damatlarından biri olan bana düşüyor. Ben de verilen üç-dört kilo civarındaki dana etini kıyma yaptırmak üzere tarif edilen kasaba götürüyorum. Sıra bana gelince kasap ete bakıyor ve “Hasan Yılmaz’ın danası değil mi bu” diye soruyor.

-Evet, fakat sen nereden bildin?

-Bilmemiz abi memlikatımızın danasını!

Şaşkınlığım geçmeden kıymayı elime verdi ve sıradakine döndü. Kasabın başı kalabalıktı ve bana o kadar etten danayı nasıl bildiğini anlatmadığı gibi kestirip atarak konuyu bir daha tartışmayacağını da bildirmiş oldu.

Benimse o günden beri kafama takıldı bu konu. Bir kasap, üç kilo etin bir bakışta kimin danasına ait olduğunu nasıl bilebildi?

Önce kurbanı onun kesmiş olabileceğini sandım, değilmiş. Beni tanıdı desem (ilk defa giriyorum dükkanına), etin kayınvalidemin olduğunu, onunda kimlerle ortak kurban kestiğini, kesilen kurbanın da kimden alındığını öğrendiği varsayımı çok uzak bir olasılık. Yani beni bilecek. Etin kayın valideme ait olduğunu tahmin edecek. Onun da kimlerle ortak kurban kestiğini bilecek. O kişilerin de kimin danasını aldıklarını bilecek. Yani koyunların yünlerinin tele takılması gibi bir şey bu, olacak bir şey değil.

Kasabada tek hayvan yetiştiricisi var ve herkes ondan alıyor deseniz, araştırdım ki o kişi tek hayvan beslemiş ve her evde de böyle bir hayvan beslenmiş neredeyse.

O günden beri kime sorduysam da tatmin edici bir yanıt alamadım. Evet, üç kilo etten kesilen hayvanın kime ait olduğu bir bakışta nasıl anlaşılır? Bilen varsa beri gelsin!

Hiç yorum yok: