DÜNYA KÜÇÜKTÜR!

Yıllar önce görevli gittiğim bir şehirde, arkadaşlarımla yemek yedik, dönüşte bir arkadaşlarının minibüsü içinde bira içerek mehtabı seyrettik ve o şehrin tek kahve dağıtıcısı olan minibüs sahibinin şirket tarafından ödül olarak gönderildiği Paris anılarını dinledik. Hele bir disko anısı vardı ki; diskoda ne kadar kaldığını bilmiyorum ama anlatımı tam üç buçuk saat sürdü.Müzik, kızlar v.s.



Ertesi yıl ülkenin bir başka uç şehrinde müdür ve eşiyle otururken, konu lafın uzatılmasına geldi. Ben “geçen yıl şu şehirde, şu işi yapan kişinin minibüsünde …” demeye kalmadan müdürün eşi atıldı.

-O bizim damattır, yeğenimin eşi, dedi.

O an beynimden kaynar sular döküldü. Az daha damatlarının Paris’teki disko anılarını ağzımdan kaçırıp bir aile faciasına neden olacaktım. Ama nereden bilebilirdim ki, ülkenin bir ucunda tanıştığım birinin ertesi yıl ülkenin bir başka ucunda eşinin teyzesiyle karşılaşacağımı…

****
Yol uzun, birazdan kola servisi bitecek, ışıklar sönecek, uyuyabilirsek uyuyacağız, sabah da vardığımız yerde işe başlayacağız.

Ve fakat uyumak ne mümkün. Önümdeki koltukta bir bayan bir erkek konuşuyorlar. Ben uyumaya çalıştığım için dinlememeye çalışıyorum fakat kadın makineli tüfek gibi konuşuyor duymamak mümkün değil.

Yolculuğun üçüncü saatinde önümdekilerin baldızımın işyerindeki bir şef ile bir daire başkanı olduğu anlaşıldı. Şef Hanım yol bitene kadar daire başkanına işyerinde neler olup-bittiğini sayıp-döktü. Dönüşte baldızıma işyerinde olanı-biteni anlatınca ağzı bir karış açık kaldı, bilmediği birçok şeyi benden öğrendi. Bir-kaç ay sonra da şef hanımın şube müdürü olduğunu öğrendim, yoldaki performansından sonra.

****
Yine şehrin birinde işyerinin lokalindeyiz. Başka bir şehirdeki arkadaşım gelmiş yemekteyiz. Arkadaş nihayet evlenmeye karar vermiş kırkında ve lüks bir otelde yapmayı planladığı düğününe çağıracağı yüz kişiyi çağırma gerekçeleri ile birlikte sıralıyor.

Bir ismi söylediğinde yan masadaki orta yaşlı bir kadınla daha genç bir erkek irkilerek bize baktılar. Ben de o kişiyi överek çağırması gerektiğini söyledim.

Ertesi günü işyerinden bir müdür, dün akşam şu kişiyle şurada şu masada yemekteymişsiniz deyince şaşırdım. Meğer akşam yan masadakiler bahsi geçen müstakbel düğün davetlisinin eşi ve oğluymuş. Allahtan iyi bilirmişiz davetliyi! 


****
Dünya küçüktür teorisinin en riskli gurubu arkadaşının arkadaşı olanlar. Yine şansım yaver gitti.
Fakülte yılları, bir arkadaşım arkadaşları ile oturuyor. O zamanlar telefon yazdıran bir arkadaş geldi.

-Bir türlü çıkmadı telefon, dedi.

Ben de o da bir şey mi bizim ora bile çıkmıyor, diyerek memleketimin adını söyledim.
Bunu duyan arkadaşın arkadaşı, kim oralı?, dedi.
Ben, dedim. İki sorgu sual, ilkokul birde aynı sınıfta okuduğum, sonra babasının tayini nedeniyle ayrıldığım Gökhan çıktı arkadaşın arkadaşı, 15 yıl sonra..

****
Dünya küçüktür hikayeleri çoğaldıkça insan yeni tanıştığı kişilerle ne konuşacağını şaşırıyor. Biraz eskiden tanıdığı biriyle karşılaşınca daha rahat konuşuyor. 

Yine bir şehirde eskiden tanıdığım emekli iki müdür ve eşleriyle misafirhanede oturuyoruz. Konu nereden geldiyse masonluk altı veya özentisi olduğunu duyduğum iki derneğe geldi. Ben de duyumlarım sonucu bu derneklerin mason özentisi olduğunu, gerçek amaçları konusunda şüphelerim olduğunu söyledim. Artık at kuyruğu saçlı olmuş emekli müdürlerden biri ve eşi şiddetle itiraz ettiler. Ben ısrar ettim laf uzadı. Diğer müdür konuya açıklık getirdi. Bu çiftin oğulları söz konusu derneğin en aktif üyelerindendi. 

O saatten sonra herkes fikirlerinden vazgeçemeyeceği için konuyu değiştirmeye karar verdik.

-Büyük şehirlerde genç emekliler ne yapacağını bilemiyor, salsa kursuna gidiyorlar örneğin, ne alaka, dedim.

Bunu duyan at kuyruklu saçlı emekli müdür ve eşi kıpkırmızı bir yüzle, ne var bunda, derken, diğer emekli çift gülmekten yerlere yattılar. Meğer oğulları mason özentisi dernekte aktif üye olan çift salsa kursuna gidiyorlarmış. Yine ne diyeceğimi bilemedim.

Sonradan şöyle anlaştık; bir konu açıldığında konuyla yakın ilgisi olan peşin açıklama yapacak.
At kuyruğu saçlı emekli müdür hemen atıldı mesela, fotoğraf kursuna gidiyorum, ona göre! Dedi.

**** 

Memleketin bir köşesinde soruşturmadayız. Kaymakamlık aracılığıyla bir konuda bilirkişi görevlendirdik. Bilirkişi konuşmaya başlamıştı ki sordum; Aydın-Germencik-Dampınar Köyünden misiniz?

O dahil odadakilerin hepsi sordular, nasıl Bildin?

Bizim köy Yörük köyüdür, etraf köyler de öyle. Yörük obaları ayrı ayrı her biri bir köye yerleştiği için her köyün şivesi farklıdır ve başka hiçbir yerde yoktur o şive.

Sadece köyden birinin ..... olduğunu biliyordum hepsi. 

****
En küçük olan da bizim kasaba. Kızı istetmişiz. Kendimiz tanıştık aslında. Fakat usuldendir. Kızın babası veya bir yakını kızı isteyen erkeğin ailesini araştırır-soruşturur. Bizim rahmetli kayın peder de eşimin dayısını yanına alarak bizim mahalle kahvesine geliyorlar. Eşimin Dayısı, adını bilmediği ama simaen tanıdığı babamı görünce babama soruyor beni nasıl biliyor? Diye.

****
Bir sahil kasabasında çadırda tatil yapıyorum. Günlerdir yaptığım menemen, yumurta vs. türü yemeklerden bıkmışım, şehre ineyim kendime bir ziyafet çekeyim, dedim. Uzun aramalardan sonra ara sokakta sulu yemek bulunan bir lokanta buldum ve kalabalık olduğundan bir yer bulup oturdum. Aklım yemekte olduğundan pek etrafıma bakmadım. Ancak karşımda oturan adımla seslendi.Kafamı kaldırdığımda bir baktım ki fakülteden bir arkadaş, masada karşımda oturuyor beş yıl sonra.

**** 

Memleketime binbeşyüz, çalıştığım yere bin ikiyüz, fakülte okuduğum şehre de yaklaşın bin kilometre mesafede bir şehirdeyim. Fakülteden bir arkadaşı buldum. Şehrin ana caddesinde bir mağaza önünde onu bekliyorum.

Bir baktım, mühendislik fakültesinden evlendiklerini duyduğum iki arkadaş bebek arabasını iterek geliyorlar. Hemen seslendim, sarıldık. Tam bu sırada randevuyu veren arkadaş da geldi. Onlar aynı şehirde olduklarını bilmiyorlarmış. Onlar konuşurken bu sefer bir polis memuru adımı söyleyerek sırtıma dokunuyor. Dönünce bir de ne göreyim. Mahalleden çocukluk arkadaşım. Polis olmuş tayini bu şehre çıkmış. 

Şu dünyanın işine bakın. Bir büyük şehirde varlığından haberdar olmadığım iki arkadaş, bir mahalle arkadaşı ve de ziyaret ettiğim arkadaş. Aynı anda aynı caddede. Bu kadar mı küçük bu dünya! 

**** 

Gerçek bir dünya küçüktür hikayesi bir arkadaşımın. Arkadaş Gürbulak sınır kapısında görevli. İran tarafını merak ediyor.İzin alarak o tarafa geçiyor. İki adım atmadan bir gurup asker arkadaşı derdest arabaya atıp karakola götürüyorlar.

Arkadaş şaşkınlık içerisinde komutanın odasına götürüyorlar. Komutan sarılıp-öpüyor arkadaşı.
Meğer fakültede yabancı öğrenci kontenjanından okuyan İran’lı sınıf arkadaşı sınır kapısında askerliğini yapıyormuş. Bizim arkadaşı görünce bir şaka yapmak istemiş.

Hiç yorum yok: