GÜCÜN SADECE BANA MI YETİYOR?


Bir yerde müdür, müdür yardımcısı, şef ve memur birlikte bir suç işlemişler. Ekonomik bir suç ve suçu da hiyerarşiye uygun bir şekilde yukarıdan aşağıya doğru miktarda işlemişler. Soruşturmayı bir arkadaşım yapmış ve son derece adil bir rapor yazmış. Raporunda da herkesin suçuyla orantılı cezalandırılmalarını önermiş.

Aradan bir yıl geçtikten sonra arkadaşım bu kişilerin memur olanından bir mektup aldı. Mektupta özetle:

-Beyim, siz de biliyorsunuz ki suç işleyenler arasında en masumu benim. Buna karşın tek cezalandırılan da ben oldum. Gücünüz bir tek bana mı yetti?

Şimdi, arkadaşım raporunu son derece adil yazmış. Fakat uygulamada, herkes bir şekilde kah yasanın boşluklarından yararlanarak kah güçlü kişilere yaslanarak raporda yazan cezaları bertaraf etmişler. Tayin edilen geri dönmüş, kimi cezalar süresinde tebliğ edilememiş vs. Sonuçta bir tek o memur kalmış cezalandırılan; ceza alan, tayin olan…

Mektubu okuyan arkadaşım da isyan etti:

-Benim ne suçum var ki mektubu bana yazmış?

Dedim ki, o kişi adalet olarak sadece seni gördü. Sonraki prosedürü bilmez. Belki uygulayanların kendine göre haklı nedenleri de olabilir. Fakat bu kişi, yapılan işi ve sonucunu görüyor ve ona göre tepkisini gösteriyor.

Sabah sabah televizyonda cezaevi önünde halay çekenleri ve polis tarafından gazlananları görünce bu memurun sözü geldi aklıma:

-Gücün sadece bana mı yetiyor?

Hiç yorum yok: