BELGESİZ KONUŞMAM!

Doğu görevleri güzel başlar. Her yer ilginç herkes yeni. Fakat bir süre sonra sıkıntı başlar. Gezilecek yerler gezilmiş, gözlemler yapılmış, bir sürü yeni insanlar tanınmış, yeni dostluklar oluşmuş ancak hala görev bitmemiş.

Bu arada birlikte gidilen arkadaşlar da uzun süren sohbetlerle tanınmış neredeyse konuşulacak konu kalmamış. Bu arada başka yerdeki görevli arkadaşlarla telefon irtibatı da devam etmekte.

Ben bir arkadaşımı asla unutmam mesela. Ne zaman dışarıda olsam (ki o zamanlar cep telefonu da yok), nerede olsam beni bulur, her gün sohbet ederiz, bana moral verir

Bu sefer ben değilim doğuda olan. Üç arkadaş uzun zamandır bir güneydoğu ilinde görevdeler. Gittikleri görev çoktan bitmiş, ardı arkası kesilmeyen ilave işlerle uğraşıyorlar. Ben de hemen hemen her gün arıyorum. Hem iş konusunda oluşan tereddütleri gideriyoruz hem de sohbet ediyoruz moral veriyoruz.

Arkadaşların gezecek yerleri de bitmiş, sohbet konuları da. Günlerden bir gün konu nasıl oraya geldiyse bir arkadaş benim askerde çavuş olamadığımı iddia etmiş. Bir başka arkadaş ise “asteğmen olabilecek biri neden çavuş olamasın” diye itiraz etmiş. Bütün gece tartışmışlar bir sonuca varamamışlar.

Sabah erkenden bir telefon aldım. Bir arkadaş:

-Siz askerliği ne olarak yaptınız?

-Kısa dönem er olarak. Neden sordun?

-Hulusi Bey sizin çavuş bile olamadığınızı iddia etti de onu tartıştık geç vakte kadar.

-Geç o zaman faksın başına!

Evet, önemli veya gizli bir belge göndereceksek faksın başına kendimiz geçerdik ki kimse görmesin. Kimse bana “çavuş bile olamadı” diyemezdi ve ben de asla belgesiz konuşmazdım. Hemen çantamda taşıdığım çavuş diplomamı faksladım arkadaşlara. Hem de altı imzalı diplomamı. Zira üniversite diplomamda iki imza varken çavuş diplomamda altı imza vardı.

Hiç yorum yok: