KENDİ KENDİNİZİN DOKTORU OLMAYIN!

Eskiden herkes politikacı ve spor yorumcusuydu. Şimdi de bunlara diyetisyen, şifalı bitkici ve organik ürüncüler eklendi. Geçen bir arkadaşım, “neler yediğini söyle, sana sağlıklı beslenip-beslenmediğini söyleyeyim” dedi. Ekrandan duyduğunu satan-satana anlayacağınız.

Üzerine “konvansiyonel tıp bitti mi?” başlıklı bir yazı da okuyunca durumun vahametini iyice anladım. Yazıya göre, alternatif tıp o kadar ilerlemiş ki konvansiyonel tıp artık eski önemini kaybetmiş.

Kısacası eskiden hasta olanlar doktor olmadığından hocaya, kırık-çıkıkçıya gider, sünnet ve diş çekme işlerine de berberler bakardı. Bugün ortalık doktordan geçilmezken insanlar şifayı televizyon ekranlarında arar oldu.

Ben yaptığı iş kendine fazla gelen, bildikleri de kafasına ağır gelen birisiyim. O nedenle sadece merakım olan konularla ilgilenir gerisini “bir bilen”e bırakırım. Yani uzmanına. Bilmediğim konularda,  güvendiğim uzmanların eline bırakırım kendimi ve onlar ne derse yaparım. Bunların dışında kim ne derse desin dinlemem, eşin-dostun kulaktan dolma söylediklerine de aldırış etmem.

Nedeni yaşadığım bir olay. Efendim, iki arkadaş, doğu illerinden birinde diş yaptırıyoruz. Hekim ölçü almak için bize birer parça hamur verdi ve belli bir süre bu hamuru ısırmamızı istedi. Bu zor bir işti. Hekim odadan çıktıktan sonra arkadaşım hamuru çıkardı. Ben ise zor da olsa verilen süre ısırdım hamuru.

Sonunda protezler geldi. Benimki hemen takılırken arkadaşınki üç defa gitti geldi. Ben o berbat hamuru bir sefer ısırmışken arkadaşım iki defa daha ısırmak zorunda kaldı.


Demem o ki, her işin uzmanına kulak verin. Dediklerini yapın. Ya da alternatif tıbba kulak verin hangi hamuru ne kadar ısıracağınıza kendiniz karar verin. 

Hiç yorum yok: