KENDİNİ KORUYAMAYAN SİYASET KADINI KORUYABİLİR Mİ?

Bizde ünlü bir gazeteciyi öldürüp askeri cezaevinden kaçan bir kişi, Papa’yı vurunca 10 yılı hücrede olmak üzere uzun yıllar hapiste kaldı. Sonra Türkiye’ye iade edildi ve bir süre sonra serbest kaldı. Başbakana suikast düzenleyen bir kişi de yine kısa bir süre hapiste kaldıktan sonra dışarı çıktı.

Son yıllarda da siyasetçilere yumruğu atan serbest kalıyor. Buna da başta kendisi de yumruklu saldırıya maruz kalan adalet bakanı olmak üzere herkes isyan ediyor.

Görülüyor ki ülkemizde bir genel başkana hatta bakana yumruk atmak serbesttir.

Sorunları çözmekle görevli siyaset kurumu, bunca korumaya rağmen kendini koruyamıyor ve çıkardığı yasalar yumruk atanı salıveriyorsa vatandaş özellikle de kadın ve çocuklar ne yapsın, kendini nasıl korusun?

Eğitim sistemi ve gelenek görenekler, şiddeti bir çözüm olarak sunuyorsa, filmleriniz “ya benimsin ya kara toprağın” diyorsa, en yakışıklı aktörleriniz kadın tokatlıyorsa nasıl önlenecek bu şiddet?

Siyaset kurumu şikayetçi olduğuna göre bu konuda harekete geçmeye niyetli değil anlaşılan. Onlar da her akşam bizim gibi her akşam haberlerde şiddet olaylarını izleyip üzülmekle yetiniyorlardır eminim. O halde ne yapmak lazım?

Diyorum ki, bizim vatandaşa her şeyi öğreten dizilerimiz var. Öfke kontrolü ile ilgili araştırma yapan akademisyenlerimiz konuyu çözecek uzmanlarımız da.

Belediyelerimiz artık üçüncü sınıf şarkıcılara ödedikleri konser paralarını ve kendi reklamları için astırdıkları afiş paralarının bir kısmını şiddeti önleyecek kampanyalar için harcasalar. Uzmanlara vatandaşı bilinçlendirecek araştırma ve diğer çabaları için ödeseler.

Yine şiddeti özendiren dizilere reklam veren şirketlerimiz, biraz da şiddet görenlerin dramlarını anlatan, şiddet uygulayanları vazgeçirecek dizilere ve kamu spotlarına sponsor olsalar.

Hatta partilerimiz ve siyasetçilerimiz, seçim kampanyaları için harcadıkları paranın bir kısmını bu işlere harcasalar kendileri de kurtulur belki yumruk yemekten.

Ne dersiniz?



Hiç yorum yok: