BU ÜLKEDE İŞÇİLER DE VAR!

Ülke olarak gündemimiz çok yoğun; Salı günleri liderlere ait zira gurup toplantıları var. Çarşamba Muhteşem Yüzyıl, Perşembe Survivor, Cuma-cumartesi-Pazar maçlara ait. Pazartesi de onların yorumlarına. Bunun dışında, gündemde kimseye yer yok.

Normal vatandaşlar ancak bir kadın cinayeti veya bir trafik kazasında öldüklerinde (birden fazla olmak kaydıyla) yer alabiliyorlar. Bu şartlarda doğal olarak, her gün etrafımızda gördüğümüz çalışan-üreten işçiler, kot taşlama işçileri, madenciler,vardiyalı çalışanlar, sokaklarda taş döşeyenler, memleketlerinden binlerce kilometre uzakta fındık-pamuk toplayanlar, inşaat işçileri  de ancak yine birden fazla olmak kaydıyla bir iş kazasında öldüklerinde veya grizu patlamasında gündeme gelebiliyorlar.

Öyle ki, akşamları haber kanallarında konuşan demokrasi havarisi yorumcular bile ülkemizdeki sendikalı ve sigortalı işçi sayısı gibi hususlara değinemiyorlar. Zira gündem yoğun ve değinmeleri gereken çok daha önemli sorunlar var.

Ülkemizi Avrupa Birliğine sokmaya çalışan aydınlar için de yine Avrupa Birliği normlarında yer alan işçilerin sendikaya üye olmaları ve sosyal güvenceye sahip olmaları hususlarına değinmiyorlar. Sanırım Avrupa Birliğinin de öyle bir derdi yok.

Gündemde yeriniz olmayınca tabi ki bayramınızın da bir önemi yok. Gaz ve cop yiye yiye, öle öle, yaralana yaralana elde ettiğiniz 1 Mayıs İşçi Bayramını istediğiniz meydanda kutlama hakkınız da yok.

Ben her 1 Mayıs akşamı hüzünlenirim. Zira akşam haberlerinde, ülkemiz ve birkaç geri kalmış ülkede çıkan olayları izlerken dünyanın hemen hemen her yerinden keyifli 1 Mayıs kutlamalarını izleriz.

O nedenle her yıl 1 Mayısı dört gözle beklerim; bu sefer işçi bayramı normal bir şekilde kutlansın, 1 Mayıs bir gerginlik günü olmaktan çıksın. İşçi de vatandaş da hatta polis de rahat etsin. Dünyaya da bayram kutlayabildiğimizi gösterelim, diye.


Çok şey mi istiyorum?

Hiç yorum yok: