KAÇ ŞEKER?

Çalıkuşu Dizisinde güzel bir ayrıntı var: Feride’yi seven erkekler onun ıhlamuru kaç şekerle içtiğini birbirine soruyor. Eskiden aşklar böyle yaşanıyormuş anlaşılan.

Şimdi ise en sık duyduğum ve duymaktan nefret ettiğim sözdür: amaaaaaan, sen buna mı taktın kafayı? Başka işin gücün yok mu senin?

Hani eskiden yarışmalarda “ödül vermeye değer eser bulunamamıştır” diye bir söz vardı ya, ben de onun gibi etrafımdakilerin kabulleneceği “kafaya takmaya değer bir şey” henüz bulabilmiş değilim.

Dizideki bu “kaç şeker” sözünü duyunca o nedenle çok memnun oldum. Demek benim gibi ayrıntıya takılanlar varmış eskiden de olsa.

Oysa ben hala aynı yerdeyim: en yakınındakinin çayı kaç şeker içtiğini bilmeyeceksin de neyi bileceksin?

Geçen dikkat ettim, her gün çay içtiğim yerlerde çayı kaç şeker içtiğimi kimse bilmezken sadece bir kişi biliyor. O da ayda bir gittiğim Germencik İstasyon Mahallesi girişindeki kahveyi işleten çocukluk arkadaşım Şaban. Allah ondan razı olsun!


Hiç yorum yok: