ÇIKARAN ADAM



-Ömrümde attığım gol beşi geçmez!

-Bütün fotoğraflarım, evde üçlü koltukta uzanmış ve elimde kumanda ile çekilmiştir!

-Günlük  yürüyüşümün yüzde sekseni evin içinde geçmektedir!

Beni ve yaşamımı bu üç cümleyle özetlemek mümkündür. Çocukluğum, evde bulabildiğim kitapları okuyarak geçti. İçine kapanık a-sosyal biri olduğumdan değil, kitapların cazibesine kapıldığımdan. 

Okul hayatım da öyle geçti. Çarşı izninde kütüphaneye giden, gözüne kestirdiği kitapları sıradan okuyan kaç kişi gördünüz hayatta? Kemalettin Tuğcu ve Milliyet Çocuk kitaplarının tamamı, hatta Hayat Ansiklopedisi okundu-bitirildi çarşı izinlerinde.

Sonrası da bu temel üzerine yürüdü.” Peki, memleketin her köşesinden yayınladığın fotoğraflar neyin nesi?” diyecek olursanız “mecburiyetten” derim. İş hayatında o kadar çok mecburiyetimiz oldu ki Türkiye’yi üç defa turladım sayılır ama mecburiyetten. Bu nedenle, bundan sonra mecburiyetler dışında, ne yürüdüm ne de koştum.

Dönüşlerimde ise evden çıkmak istemedi canım. O nedenle Hakkari’yi görsem de Kadifekale’yi görmedim, Sarp ve Habur sınır kapılarını görsem de Yamanlar’ı görmek nasip olmadı henüz.

Sonunda, mecburi gezilerim azalınca yaşamımda eksik kalanları tamamlamaya giriştim. İlk iş olarak da bir fotoğraf kursuna gittim. İzmir Amatör Fotoğrafçılar Derneği (İZAFOD) ve eğitimi veren Dernek Başkanı Gündüz AKAGÜNDÜZ hocayla da bu sayede tanıştım. Kurs bittikten sonra da katıldığım faaliyetler sırasında kah kendimi bir sergi açılışında bir belediye başkanını karşılarken kah bir açılış kurdelesinin ucundan tutmuş halde buldum. Dün de bir baktım ki Bozdağ’ın zirvesindeyim. Telesiyejle de olsa o atmosferi yaşamak bambaşka bir duygu.

Evde, üçlü koltukta uzanmış, elimde uzaktan kumandalı fotoğraflarım çok uzaklarda kaldı. “Bedensel hareketle beyinsel hareket arasında ters bir ilişki vardır; bedensel hareketi az olanın beyinsel faaliyeti çok olur” teorisinin de boş bir avuntu olduğu anlaşıldı. Afrika’nın en yüksek dağı Klimanjaro’ya çıkmış Nuray ÇALIŞKAN’ın veya yerinde duramayan Sevgili Arkadaşım Metin Taş’ın beyinsel aktivitesinin az olduğunu söylemek mümkün mü?

Evet, okuduğum kitap sayısını azaltmadan kütüphaneden çıktım, salonda üçlü koltukta elimde kumanda ile geçirdiğim zamanı azaltarak yaşamıma bambaşka heyecanlar kattım. Bu nedenle dernek başkanımız Gündüz AKAGÜNDÜZ’e “çıkaran adam” unvanını verdim; beni tembelliğimden, kütüphaneden ve evin salonundan çıkaran adam.

Dün sipariş ettiği çadırı aldım, yola hazırım. Kırkından sonra yaşam nereye götürürse artık…

Hiç yorum yok: