BUYDUM!


Geçen gün memlekette kahvede rastladığım teyze oğlu:

-Ülen, geçen gün ölü buydum ölü buydum, dekgidi de!

Cümlenin diğer kısmını anlasam da “buymak” kelimesi takıldı aklıma. Sonra hatırladım, üşümek demekti. Anlaşılan, yıllar geçtikçe “üşümek”, “buymak” a galip gelmişti.

Eskiden herkes konuşurken şivesini, vurgusunu ön plana çıkarırdı. Birkaç özenti dışında insanlar kendi olmaktan muyluydu. Örneğin “gelmiyor” demenin bir çok yolu vardı:

-Gelmeyu.

-Ge’meyero.

-Gelmeyipduru.

-Gelmiy.


Bütün bu kelimeler aynı şeyi anlatsa da farklı şekilde söyleniyor. Gayet güzel de anlaşılıyor. Fakat zaman geçtikçe gelişen teknoloji, televizyon, bilgisayar ve gazeteler farklılıklarımızı ortadan kaldırıp bizi tek tip insan haline getiriyor.

O nedenle aynı şeyleri seyrederek, aynı şeyleri konuşarak aynı şeylere kızar olduk. Bu bir ilerleme ya da bir olma değil sürü olmak bence. Yediğimiz-içtiğimiz şeyler bile tek tip haline geldi; her mevsimde her şey bulunur oldu ancak tatsız-tuzsuz olarak. Şimdi de herkes aynı şeyleri, aynı kelimelerle, aynı şiveyle, aynı şekilde konuşur oldu. Dilimiz çok fakirleşti, üç-beş kelimeyle derdimizi anlatır olduk. Belki de ondan sesimizi bir türlü duyuramamamız.

Farklılıklarımız budanıp tek tip insan haline geliyoruz.Nasıl yediğimiz içtiğimiz şeyler fabrika imalatı gibi aynı uzunlukta aynı renkte ve aynı tatsız hale geldiyse dilimizin de lezzeti kayboluyor. Bunun için farklı olduğumuzdan utanmayalım, birbirimizi farklılıklarımızla kabul edip farklılıklarımızla sevelim. Amacımız aynı olsun yeter; daha iyi, daha mutlu, daha yaşanabilir bir dünya için yaşasın farklılıklarımız!

Hiç yorum yok: