İhsan EKİZ'den: IKINTI VI

Ben bir ortak yaşanmışlıktan oluşan
bileşiminde hem her şey, hem de hiç olan
merkezinde ve dışında sayılan ederlerin toplamı
çıkmazlar batağı, bölünmüşlüklerin çatlağıyım...

biraz haluktum ben
kasabanın meşhur delisi
bulaşıp uğraşmadıkça konuşup dokunmayan
ağzını açtığında gerisinde bırakmayan...
biraz topal saffettim ben
kasabanın ağır aksak topal berberi
ağır dediysek yaşamdan geri değil
eli kadar hızlı çalışır çenesiyle gerisi...
biraz huluk ahmettim ben
kasabanın deniz kokan balıkçısı
kokuşmuşlara inat, kokuşmuşu olmadan kokan
el arabası tezgahının ardında naralarla dolaşan...
biraz şahino memettim ben
kasabanın cehennemde gurbetçisi
yaşamını zehir edenlere zemberek tohumlar eken
yılda bir kucağında hediyelerle gelen...
bir memed, az ahmet
biraz haluk, biraz da saffet...
bir deli, az kokmuş
biraz uzak, biraz da ağır aksak...
biraz boyacı ademdim ben
parlattığı ayakkabıların görkemine inat pejmurde...
biraz yarano mustafaydım ben
korsan misali bir bacağı noksan fırıncı...
biraz öğretmen hasandım ben
mahpus damlarında boynu bükük eğitimci...
biraz baytaro memettim ben
eleştirdiğimce benzediğim yükünün altında ezilen hamal...
biraz kilimci süzandım ben
tezgahının başında ince eleyip sık dokuyan gözü yaşlı kadın..

ondandır delisiyim çevremin
doğrusunda eğri, eğrisinde doğru
biraz kokanıyım yanına yaklaşılmayan
uzağım biraz, kaybolmuşum yordamsızlığımdan
biraz cehennemimdir benim cennetim
biraz hüzünlü yaşarım coşkularımı
biraz gözüm yaşlı atarım kahkahalarımı
az ondan, az bu, az da şundan
biraz kendim, bir çok başkaları
bir azdan bir çoğa hepsi bir arada
bir ağızdan aynı anda
biraz... biraz... biraz daha...

İhsan EKİZ


Hiç yorum yok: