YETİŞKİN ERGENLERE İYİ DAVRANALIM!

Bir insan doğar, büyür ve toplumda yer alma telaşına düşer. Genellikle de ergenlik döneminde. Dövmeler, yeşil saçlar ve diğer çılgınlıklar hep kendini ifade etme ve toplumda bir yer edinme çabasının tezahürüdür.

Toplum da (herkes aynı yoldan geçtiği için belki de) bu çabaları hoş görür. “Delikanlı” sözü de buradan gelir tahminim.

Ancak az sayıda insanda, bu” kendini ifade etme” ve “toplumda yer edinme” çabası ömür boyu sürer. Bu ya toplumda edindiği yeri beğenmeme ya da olduğundan fazla görünme çabasından kaynaklanır.
Bu durum daha çok “sen benim kim olduğumu biliyor musun?” sözüyle dışa vurulur.

Normal insanın böyle bir çabası yoktur. Edindiği yeri kabullenir ve kim olduğunu anlatma çabası içine girmez.

Hatta bazı insanlar, toplumda edindiği yeri veya kimliğini gizleme çabası içine girer. Bunun en yaygın görüldüğü yer emekliliktir. Kendini atarsın 11 Milyon insanın arasına ki arayan bulsun:

-Ne iş yapıyorsunuz?

-Emekliyim.

-Nereden?

-Memurluktan.

-Hangi kurumdan?

-…

-Göreviniz neydi?

Kişi kendini gizlemeye çalıştıkça karşıdakinin merakı artar. Çünkü karşısındakinin tavır ve davranışı kısacası karizması onu toplumun diğer fertlerinden ayırır.

Bunun aksi ise yetişkin ergenlerdir:

-Sen benim kim olduğumu biliyor musun?

-Şu yağları Türkiye’de sadece ben üretiyorum!

-Ben şu kadar öro sermeyeli firmanın müdürlüğünü yaptım!

Yani, bunları çay bahçesinin  veya tatil yaptığı otelin garsonuna, marketteki kasa kuyruğundakilere ve hatta bir devlet dairesinde söylemenin onlara ve sana ne faydası olabilir?

Evet, toplumda edindiği yeri özümsemiş tevazu sahibi insanlarla ömrünün sonuna kadar hala kimlik arayışında olanlar bir arada yaşıyor.

Eskiden bu “sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diyenlere çok kızardım.
Şimdi ise acıyorum.

O nedenle bu yetişkin ergenlere iyi davranalım diyorum. Tıpkı normal ergenlere davrandığımız gibi.

Hiç yorum yok: