KREŞ KOMPLOSU


Bu ülkenin ayıbıdır, kadınların çalışma hayatına katıldıkları bunca sene sonra bile çalışan annelerin çocuklarının bakım sorununun çözülmemiş olması. Bunca şeyi başarmış Türkiye, hala fiziki şartları çocuğa göre yapılmış kreşlere, profesyonel çalışan personele ve karşılaşılan sorunlara anlayışla bakan idarecilere sahip olmayı başaramamıştır. 

Bin bir zorlukla okuyabilmiş, iş bulabilmiş, evlenebilmiş ve çocuk sahibi olabilmiş ana-babalar, yaşamın en büyük zorluğunu anne işe başladıktan sonra, çocuğun bakım sorunu ortaya çıkınca yaşarlar. Daha geçenlerde sırf çocuğunu annesine-kayınvalidesine baktırmak zorunda olduğu için tayin isteyen personele rastladım.

Neyse ki konumuz bu değil, bu sorunu çözmeye çalışırken bir arkadaşımızın karşılaştığı komik bir hikaye.

Efendim, arkadaşın iki çocuğu var. İki çocuk demek yukarıdaki sorunları iki kat yaşamak demek. Ayrıca soruna anne-kayınvalide yardımının da kesilmesi demek. Zira zaten bir çocuğa bakmakta zorlanan aile büyükleri, çocuk sayısı ikiye çıkınca isteseler de yardım etme kapasitelerini yitirirler. Zorlanırsa bu sefer hastalanarak bir de onlara bakma sorununun ortaya çıkmasına neden olurlar.

Evet, arkadaşımız iki çocuğunu da mecburen kreşe veriyor. İki kardeş her gün servisle gidiyorlar ve birbirine göz kulak oluyorlar. Fakat bir süre sonra çocuklar kreşten şikayet etmeye başlıyorlar. Yemekten, yattıkları yerden, öğretmenlerinden (Burcu Ablaları hariç), kısacası her şeyden şikayet etmeye başlıyorlar ve her sabah gitmemek için sızlanıyorlar.

Veli için kreşte gerçekte neler olup-bittiğini anlamak zordur. İlk baştaki göz boyamalar bir süre sonra anlamını yitirir ve gerçekler ortaya çıkmaya başlar. Bazılarında kurulan kamera sistemleri de yaramaz. Bu nedenle geriye kalır çocuğun ve diğer velilerin beyanı.

Bu olayda, çocukların beyanı yanında orada stajyer olarak çalışan Burcu Hanımın da aynı yönde beyanları olunca ister istemez inanmak zorunda kaldı arkadaşlar. Bu sırada Stajyer Burcu’nun “ben de memnun değilim orada çalışmaktan, benim stajım bitiyor, sizin iki çocuk için kreşe verdiğiniz ücrete ben gelir evinizde bakarım çocuklarınıza” şeklindeki teklifi de çok cazip geliyor onlara. Çocuklar da bu habere çok seviniyorlar. Arkadaşlar da aynı paraya evlerinden çıkmadan çocukları bakılacağı için hemen kabul ettiler bu cazip teklifi.

Sonunda, birkaç gün içinde kreş sahibinin aksi yöndeki ısrarına rağmen çocuklar kreşten alınır, Burcu da görevinden istifa eder ve evde çocuklara bakmaya başlar. Herkes memnundur halinden.

Aradan bir süre geçer. Kadın akşam eve geldiğinde, sabahtan çocuklar için buzdolabına koyduğu yemeklerin aynen durduğunu, küçüğün altının uzun süredir değiştirilmemiş olduğunu görür. Evi aradığında ise telefonu sürekli meşgul çalmaktadır. Ev darmadağın haldedir. En önemlisi, çocuklar hayal ettiği kadar mutlu değildir Burcu Ablası ile olmaktan.

Çocukları biraz sıkıştırınca gerçek ortaya çıkar; her şey Burcu’nun bir komplosudur. Kreşte az paraya bir sürü iş yapmaktan bıkan Burcu, çocuklara yazdığı senaryoyu oynatarak onların kreşten ayrılmalarını sağlamış, yine senaryo uyarınca kendisi de bakıcı olarak atanmıştır. Evde sıcacık bir ortamda, çocuklar televizyonda çizgi film seyrederken kendisi de evin telefonundan akşama kadar sevgilisi ile konuşarak hoşça vakit geçirmektedir.  

Çocukların itirafı üzerine arkadaş bin bir rica ile çocukları tekrar eski kreşe yazdırabilmiş, biz de on sekizini bile doldurmamış bir kızın bu komploculukla başladığı yaşamının nasıl devam edeceğini merak etmiştik.

Ne diyelim? Allah cümlemizi komploculardan korusun!

Hiç yorum yok: