EN GÜZEL UYUŞTURUCU REKLAMI


Ünlülere yönelik yapılan son operasyonda gözaltına alınanlardan bir bölümü savcılık sorgusunun ardından serbest bırakılmış. Serbest bırakılanlardan Çağatay Ulusoy’un ifadesinde “içici olduğunu” itiraf ettiği bildirilmiş.

Ben konunun uzmanı değilim, hukuki olarak da konuya vakıf değilim fakat bir baba olarak, ara ara yapılan bu “ünlülere dönük” uyuşturucu operasyonlarının amacını anlayabilmiş değilim. Daha doğrusu çıkarılan gürültünün sebebini anlayamıyorum.

1-Gençlerin televizyonda gördükleri ve kendilerine örnek aldıkları bilinen bir gerçek. Onların yedikleri içtikleri ve giydikleri çocuklarımız tarafından talep edildiği için biz de farkındayız bunun.

2-Bu örnek alınan kişiler, her akşam evde konuk edilmekten dolayı aileden biri haline geldiği için onların başına gelenlerin de çocuklar tarafından dikkatle izlenmesi gayet doğal.

Konuyla ilgili haberlerde oyuncuların, “satıcı değil içiciyiz” dedikten sonra serbest kalmaları, çocukları “uyuşturucuyu içmek değil satmak zararlı” sonucuna götürmez mi? Ayrıca içenlerin de bir gece nezarette tutulmaları içeni caydırır mı o da tartışılır.
O zaman neye yaradı bunca kolluk kuvvetinin, eğitimcinin ve velinin çocukları uyuşturucudan uzak tutma çabaları?

Tabi ki yapılan operasyonlara ve yargının verdiği karara saygılıyım. Bu konuda bir şey demek haddimiz de değil. Ancak yapılan iş ve çıkarılan gürültünün toplumda yaratacağı algı ve etkilerin de göz ardı edilmemesi gerekir.

Unutmayalım ki uyuşturucu, öyle yolda giderken reklamını gördüğümüz, pazarda ve markette her zaman karşımıza çıkan bir şey değil. Dolayısıyla çocuklarımız seyrettiği filmler ve medyada yer alan gürültülü operasyonlar sayesinde haberdar oluyor böyle bir şeyin varlığından.

Sonuç olarak, ünlülere yönelik yapılan uyuşturucu operasyonlarının vatandaşa yansıyan şeklinden bir veli olarak rahatsızım. Olayın haberlere yansıma şekli ve sonucunun “uyuşturucu reklamı” haline gelme endişesini taşıyorum.

Kısacası, çıkardığınız gürültü ürküttüğünüz kurbağaya değsin!


Hiç yorum yok: