YANILMA HAKKI


Hayır, ilk yanılgım değildi. Tabi ki orta yaşlı bir insanın ömrüne birçok yanılgı sığar. Ancak öyleleri vardır ki insanın kendi bile hatırlamaya utanır; nerede kaldı bunu hatırlayıp bir de yazıya dökecek. Ne yapalım, mademki yazıyoruz her şeyi, onları da ıskalamayalım ki başkaları aynı hataya düşmesin.

Hatırlamak istemediğim ilk ve en büyük yanılgım arkadaşlarımın düğünü ile ilgili olanı. Fakülteden iki arkadaşım evleniyorlar, hem de Urla’da. Bize yakın olduğundan gitmek istedim. Hem de uzun zamandır görmediğim düğüne gelecek arkadaşlarımı da görürüm.

Otobüsten iner-inmez kucağında çiçek olan teyzeyi takip etmeye başladım. Sormaya gerek yoktu. Kucağında çiçekle giden teyze, kesin olarak düğüne gidiyordu. İnsan nereye gidebilirdi ki bu şekilde? Fakat kadın şehrin merkezi yerine mahalle aralarına yönelince yanıldığımı anladım ve sordum:

-Teyze sen düğüne gitmiyor musun?

-Hayır oğlum, ben cenazeye gidiyorum!

Hemen geri dönüp salonu buldum. Vakit erkendi, salonda da kimsecikler yoktu. “Düğüne kadar deniz kenarında bir bira içeyim bari” diyerek güneşe doğru yürüdüm. Fakat gittikçe güneş uzaklaştığı gibi onca yürümeme karşın denize ulaşmam da mümkün olmadı. Meğer Urla deniz kenarında değilmiş.

Bunu öğrendikten sonra tekrar şehrin merkezine doğru yürürken kapısında gelin arabası olan bir ev gördüm. Baktım harfler tutuyor, çaldım evin kapısını, kavuştum arkadaşlarıma. Hem evlenecek olanlara, hem de düğüne gelenlere.

Aradan yıllar geçti. Televizyonda gece yarısı bir programa takıldı gözlerim. Daha doğrusu programın sunucusuna. Zira yıllarca hava durumu sunarken sessiz ve ciddi görmeye alıştığım sunucu kahkahalarıyla ortalığı inletiyordu. Hemen aklıma o gün okuduğum bir haber geldi. Zira o gün bu sunucu kızımıza bir kamyon gül gelmişti sevgilisinden. Hatta bir kamyon gülü eve götüremediğinden kanalda çalışanlara dağıtmıştı kucak kucak. Ertesi gün bu olayı bir arkadaşa anlatıp yorumumu da yaptım:

-Görüyorsun aşk insanı ne kadar güzelleştiriyor ve neşelendiriyor. Sevgilisinden bir kamyon gül alan herkesin yüzünde böyle gülücükler açar, böyle şenlenir!

Haksız da değildim yani; sunucumuz o gece hem çok şık, hem çok güzel hem de neşeliydi. Ertesi gece baktım yine aynı güzellik, aynı şıklık, aynı neşe. “Bugün bir TIR dolusu gül geldi galiba” diye söylendim kendi kendime. Baktım haber falan yok, “bıktılar herhalde haber yapmaktan” diye düşündüm. Bundan sonra  her gece aynı güzellik aynı neşeyi görünce anladım ki kızın yapısı böyle. Neşeli, cıvıl cıvıl bir kız, sohbeti de iyi. O nedenle her gece izliyordum.

O yıllarca ekranda gördüğümüz somurtan hava durumu spikeri nerede? Meğer birileri, böyle neşeli bir kızın somurtarak hava durumu sunmasını istemişler. Bir başkası gülmesine izin vermese o da şimdiye diğer hava durumu spikerleri gibi sönüp gidecekmiş.

Şimdi, kucağında çiçekle giden teyze ve Urla konusunda iyice araştırmadığım için yanıldım diyelim. Peki, bu kadar neşeli birinden somurtarak program sunmasını isteyenlerin hiç suçu yok mu bu kız hakkında yanılmamda?

Hiç yorum yok: