BİRBİRİMİZE BAKACAK YÜZÜMÜZ OLSUN!


Her şeyi zor elde eden nesilden gelmiş biri olarak israfı sevmem. Üstüne üstlük, tabakta yemek, elinin ucunda ekmek bırakmanın yasak olduğu bir aileden gelince hiçbir şeyi israf etmemeye çalışırım. Bu maddi varlıklarım olduğu kadar deneyim ve birikimlerim gibi manevi varlıklarım için de geçerlidir.

Çünkü yaşamımızda var olan her şey bir işe yaramak için vardır ve sırasını beklemektedir. Buna rağmen bazen farkına varmadan israf ettiklerim de oluyor ve bedeli de ağır oluyor maalesef.

-Ayrılırken birbirimize bakacak yüzümüz olsun ağabey!

Evet, israf edilen bu cümle. Söyleyen yeni gelen yardımcı personelimiz. Bana söylenmiş bir söz değil ayrıca. Yeni gelen personelimiz diğerine söylemiş; “burada çalışacağız, birbirimizi kırmayalım, birbirimize, bir daha yüz yüze bakamayacak derecede söz söylemeyelim ve bir şey de yapmayalım” anlamında.

Şimdi, laf bana söylenmemiş, iki çalışan birbirine söylemiş, söz güzel olsa da yaşı ve eğitimi bizden az biri söylemiş ayrıca bize de söylenmemiş, o nedenle dikkate almaya gerek yok. Bir mermere kazımaya ya da bir pankarta yazıp bir caddeye asmaya da gerek yok.

Aradan yıllar geçmiş. İşyeri kapanmış. Herkes bir yere dağılmış. Ama nasıl? Yaşı ve eğitimi bizden az yardımcı personelimiz yaşadıkları bütün problemlere anlaşmazlıklarına rağmen birbirinin yüzüne bakarak, vedalaşarak ayrılmışlar.

Yaşı, eğitimi, deneyimi kısacası her şeyi fazla olan bizler ise öyle bir dağıldık ki her birimiz bir tarafa savrulduk. Öyle şeyler yaşadık ki birbirimizin yüzüne bakacak halimiz kalmadı. Vedalaşamadık bile. Bir nostalji buluşması yapacak olsak iki kişiyi bir araya getirmemiz bile olanaksız. Nedenlerini soracak olursanız inanın hiçbiri akılda bile kalmadı. Gönülde yarattığı burukluk var sadece geride kalan.

Düşünüyorum da keşke küçük lafı dinleseydik, israf etmeseydik o güzelim cümleyi:

-Ayrılırken birbirimize bakacak yüzümüz olsun!

Hiç yorum yok: