HERŞEY YER DEĞİŞTİRDİ YA GELENEKLER?

Yazmaya başlamadan her seferinde içimi bir korku kaplar. “Yazacak başka şey bulamadın mı, bula bula bunu mu buldun yazacak” şeklinde alacağım tepkiler elimi kolumu bağlar.

Fakat sonunda “bazı şeylerin sadece benim başıma geldiği ve bunun mutlaka yazılması gerektiği” inancı ağır basar ve yazmaya başlarım. Bu sefer de öyle oldu.

Efendim, ben misafirim. Bir arkadaşla bir yere çay içmeye otururken kapıda arkadaşımın iki komşusuna rastladık. Ben misafirlerin de misafiri olarak bir masaya oturtuldum.

Tam çaylarımızı yudumlarken bir sonraki programa geç kalma kaygısı ile saatime bakmak üzere elimi cebime attım. Ve fakat ne mümkün. Elimi cebime atmamla iki elin cebimin üzerinde baskı oluşturması bir oldu. Aynı anda da sert ifadeler:

-Ne yapıyorsun, sen misafirsin!

Tam, “misafir saate bakamaz mı” diye şaşkın şaşkın düşünürken jeton düştü; arkadaşım ve komşusu benim hesabı ödeyeceğimi sanarak cebimden  para çıkarmamı engellemeye çalışıyorlardı.

Oysa çağ değişti, her şeyin de yeri değişti; saat, takvim, fotoğraf makinası, bilgisayar telefona taşındı, telefon cebe, cepteki para cüzdana ve hatta cüzdanın orta bölümüne değil yan taraftaki kredi kartına taşındı.

Anladım ki her şey yer değiştirmesine karşın gelenekler yerinde duruyor:


-Sen misafirsin hesap ödeyemezsin!

Hiç yorum yok: