DİYETİSYEN NE İŞE YARAR?


Yazının başlığını gören arkadaş-eş-dost ve akrabanın, “nihayet”, “sonunda” dediklerini duyar gibiyim. Beni görenin aklına diyetisyen gelmesi normal olsa da ben henüz bir diyetisyenle yan yana, yüz yüze gelmiş değilim. Beden kitle endeksim 32 olsa da henüz bir diyetisyene ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum.

Nedeni, benim yaşımdaki ortalama bir Türk Erkeğinin benim gibi beyaz saçlı ve göbekli  olması gerektiğine olan inancımdır. Ayrıca göbeğimin, yıllar önce bir personel hakkında sık sık söylediğim “önce göbeği giriyor odaya” sözümün bedeli olarak tanrının bana verdiği bir ceza olduğunu düşünüyorum. Çünkü artık benim de önce göbeğim giriyor odaya sonra da bedenim.

Benim diyetisyen mesleğine bakışım ve onları takdir edişim başka sebeplerden. Öncelikle, Diyetisyen denince ilk aklıma gelen kibrit kutusudur. Kibrit tarihe karışsa da, artık üretilip satılmasa da kutusu bir ölçü birimi olarak varlığını sürdürüyor:

-Kahvaltıda bir kibrit kutusu büyüklüğünde beyaz peynir…

Eski bir Tekel mensubu olarak kibrit kelimesini yaşattıkları için minnettarım bu meslek gurubuna.

İkinci ve en önemlisi ise diyetisyenlerin danışanlarına söylettikleri bir sözdür:

-Ben beslenmesini bilmiyormuşum!

Yıllardır ”insanların hatasını arayan değilse de insanlara hatalarını, yanlışlarını göstermeye çalışan” bir mesleğin erbabıyım. Fakat bunca sene hiç kimseyi hatalı olduğuna ikna edebilmiş-anlatabilmiş değilim. İnsanlara ne kadar kanun-tüzük-yönetmeliklere göre hatalarını-yanlışlarını göstersek de, hatalarından dolayı gerek disiplin cezası gerekse de mahkemelerce ceza verilmiş olsa da insanlara hatalı olduklarını söyletmek zordur. O hala cezaevi avlusunda söylenir:

-Haksızlığa uğradım, ben bir şey yapmadım!

Bizim onca evraka, delile, tanığa rağmen söyletemediğimiz cümleyi diyetisyenler kolayca söyletir. Hem de beslenme gibi bir insanın doğduğundan itibaren yaptığı ve en tecrübeli olduğu, en iyi bildiği bir konuda söyletebiliyorlar ve dediklerini de yaptırabiliyorlar:

-Ben hatalıymışım, beslenmeyi bilmiyor muşum!

Bir meslek gurubu, yok olmaya yüz tutmuş kibriti (ölçü birimi olarak da olsa) yaşatıyorsa ve insanlara hatalı olduklarını kabul ettirip söyletebiliyorsa bu toplum için çok gerekli ve saygın bir meslek gurubudur. Kilo vermekmiş, sağlıklı beslenmekmiş, onlar o kadar da önemli değil; olsa da olur olmasa da! 

2 yorum:

tunakahve dedi ki...

senin gibi daha evvel diyetisyene ön yargılı yaklaşan biri olarak şimdi bu yazına karşı onları savunacağım ..
1.kibrit kutusu deyimi artık hiç kullanılmıyor ..
2.her şey yiyebiliyorsun ancak daha bilinçli tercihler yaparak ..
3.yiyerek yaptğın göbeğini yiyerek yok ediyorsun böylece zavallı suclanmaktan kurtuluyor..
4.gurmelik hassasiyetin artıyor ,her lokmnın tadına varıyorsun .
5.bu işlerin boş olmadığını umarım anlayacak bir hassasiyetle karşılaşmazsın ,,hayat çok kısa ve bilinçli beslenmek önemli ...:)
6. bu meslekte gözle görünür sonuç alındığı ve sağlık herşeyden önemli olduğu bilinci yaygın empoze edildiği için hak veriliyor ....sağlıklı bol lezzetli günler dilerim :))

tunakahve dedi ki...

1.artık kibrit kutusu deyimi kullanılmıyor..
2.önce bedeninin bir alete alınıp ne kadar kas ,ne kadar yağ ve sudan ibaret olduğunu öğreniyoesun ..
3.bu fazla yağların organlarımıza ,bölgelerimize hangi derecelerde dağıldığını görüyorsun .
4.ve sağlıklı ideal kilonu öğrenp ,sevdiğin ve yediğin yiyecekleri yazarak kendine bir program yapılmasını sağlıyorsun ..
5.daha önce diyetisyene ön yargılı biri olarak şimdi o kişi hakkında şöyle düşünüyorum .ilerde daha sağlıklı olabilmem için taşıdığım yüklerdenkurtulmamaı sĞLyCk bilirkişi...ve herşeyi yiyerek damak tadımın zevkine vararak bunu yapıyor olmama da beni mutlu ediyor.
6.sanki savunma mekanizmam çalışmış gibi oldu ama şu yönünü savunuyorum olsa da olur olmasa da derken herhalde kendin için bunu böyle düşündün yoksa ben insanların istekleri doğrultusunda bu hizmetin olması yanındayım ama empoze edilmesine karşıyım ..